Güney Afrika, Filistin topraklarında İsrail’in iddia edilen savaş suçları ve soykırımından sorumlu tutulması için çabalarını yoğunlaştırarak önemli bir hukuki adım attı. Güney Afrika hükümeti, İsrail’i 1948 tarihli BM Soykırımı Önleme Sözleşmesi’ni ihlal etmekle suçlayan kapsamlı bir memorandum sundu. Anadolu Ajansı’na konuşan bir Güney Afrika diplomatik kaynağına göre, bu memorandum Gazze’de iddia edilen soykırıma dair adli kanıtlar içeriyor. Uluslararası Adalet Divanı’nın (ICJ) Güney Afrika’nın davasını ele alması, İsrail aleyhinde bazı ön kararlara yol açtı. ICJ, 26 Mayıs 2024’te İsrail’e Gazze’nin Rafah bölgesindeki saldırılarını durdurması emrini verdi; bu, sivil kayıpları azaltmaya ve insani kaygıları ele almaya yönelik üçüncü talimat olarak öne çıkıyor. İsrail’in, Güney Afrika’nın iddialarına yanıt vermek üzere 28 Temmuz 2025’e kadar bir karşı memorandum sunması bekleniyor.
Güney Afrika’nın Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanı Ronald Lamola, memoranduma Gazze Şeridi’ndeki soykırım iddialarını desteklemek amacıyla “adli detaylarla bezenmiş daha fazla kanıt” eklendiğini belirtti. 29 Aralık 2023’te açılan bu dava, Türkiye, İspanya, Nikaragua, Meksika, Libya ve Kolombiya gibi ülkelerden destek alarak bu konuda önemli bir uluslararası uyumun oluştuğunu gösteriyor.
İsrail, ICJ’deki sürece karşı diplomatik kanallar aracılığıyla yanıt vermeye çalışıyor. ABD merkezli Axios haber sitesine göre, İsrail Dışişleri Bakanlığı ABD’li yasa yapıcıları, valileri ve Yahudi organizasyonlarını, Güney Afrika’ya davayı geri çekmesi için baskı yapmaya çağırdı. Bu stratejik yaklaşım, İsrail ve Güney Afrika arasındaki diplomatik gerilimin arttığını gösteriyor.
Aynı zamanda, Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Galant hakkında ayrı bir davayı inceliyor. Her iki yetkili, Gazze’deki askeri operasyonlarıyla bağlantılı olarak savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla yargılanma riski taşıyor. Savcılar Mayıs 2024’te tutuklama emirleri talep etmişti; ancak prosedürel gecikmeler UCM’nin kararını erteledi. Romanya’dan Iulia Motoc’un sağlık nedenleriyle görevden alınarak yerine Slovenya’dan Hakim Betty Holer’in getirilmesi, davanın daha da gecikebileceği anlamına geliyor. Hakim Holer’in, tutuklama emirlerine yönelik herhangi bir karar vermeden önce dava belgelerini gözden geçirmek için ek zamana ihtiyaç duyacağı belirtiliyor.
İsrail, UCM’nin yetkisini sorguluyor; çünkü Roma Statüsü’ne taraf değil. Ayrıca, Filistin topraklarının UCM’ye dava açma yetkisini de sorguluyor ve bunların uluslararası hukukta tanınmış bir devlet statüsüne sahip olmadığını iddia ediyor. Ancak, 2021’de UCM’nin Ön İnceleme Dairesi I, mahkemenin Filistin topraklarında işlenen suçlarla ilgili yargı yetkisine sahip olduğunu belirtmişti.
İsrail’in pozisyonu, UCM’nin yalnızca ulusal yargı sistemlerinin soruşturma yapmaktan kaçınması veya bunu gerçekleştiremeyecek durumda olması halinde müdahale edebileceği ilkesine dayanıyor. İsrailli yetkililer, ülkenin yargı sisteminin her türlü iddiayı ele almaya tam yetkin olduğunu savunarak mahkemenin meşruiyetini sorguluyor. Netanyahu ve Galant için olası tutuklama emirlerine ilişkin UCM’nin kararı halen bekleniyor. Bu sırada ICJ, soykırım davasını incelerken İsrail’in Gazze’deki operasyonlarını durdurması yönünde bir emir vererek uluslararası denetimin sürdüğünü gösterdi. Her iki dava da, iddia edilen savaş suçlarına ilişkin artan hukuki girişimlerin ve liderlerin hesap verebilirliğinin sağlanmasına yönelik çabaların yükselen ivmesini ortaya koyarak, uluslararası hukuk ve küresel diplomasi üzerinde geniş kapsamlı etkiler yaratıyor.