Türkiye, geçtiğimiz çarşamba günü Ankara’daki Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSA) tesisine düzenlenen ve beş kişinin ölümüne, 22 kişinin de yaralanmasına yol açan terör saldırısının ardından, PKK bağlantılı Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) yönelik hava saldırılarını ve dron operasyonlarını yoğunlaştırdı. Türk yetkililer, saldırının PKK militanları tarafından gerçekleştirildiğini belirterek Suriye ve Irak’taki PKK bağlantılı gruplara karşı misilleme yapma sözü verdi.
Türk ordusuna ait insansız hava araçları, kuzeydoğu Suriye’de SDG ve PKK ile bağlantılı 40’tan fazla hedefi, özellikle askeri tesisleri, altyapıyı, petrol sahalarını, elektrik santrallerini ve kontrol noktalarını hedef aldı. Bölgede Ayn el-Arab (Kobani), Kamışlı ve Rmelan’daki petrol zengini alanlarda SDF kontrolündeki şehirlere yönelik dron saldırıları düzenlendi. Türkiye’nin saldırıları, Amuda’daki bir elektrik santrali ve fırında sivil altyapıya da zarar verdi.
SDG, Türk saldırıları sırasında en az 10 üyesinin öldüğünü veya yaralandığını, bu kişiler arasında iç güvenlik gücü Asayiş mensuplarının da bulunduğunu bildirdi. Suvayda petrol sahasında meydana gelen patlamalarda sekiz kişi hayatını kaybederken, altı kişi de ağır yaralandı ve meydana gelen yangınlar tesise ciddi zarar verdi. SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Türk operasyonlarını sosyal medyada “gerçek bir savaş suçu” olarak nitelendirerek uluslararası aktörlere müdahale çağrısında bulundu.
Türkiye Savunma Bakanlığı, Ankara saldırısının ardından kuzey Suriye ve Irak’ta “terörist” olarak nitelendirilen 32 noktayı yok ettiğini bildirdi. Savunma Bakanlığı, bu hava saldırılarını Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın 51. Maddesi uyarınca savunma hakkı çerçevesinde gerçekleştirdiklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırganların Türkiye’ye Suriye sınırından sızdığını öne sürerek terörizmi “kaynağında yok etme” sözü verdi.
Esad rejimi, Türkiye’nin operasyonlarını kınarken, Türk kuvvetlerinin SDG kontrolündeki Ayn İsa ve Haseke yakınlarındaki Tal Tamr kırsalına sınırlı bir kara harekatı başlatabileceğini ima etti. Rejime yakın kaynaklar, Tal Rıfat, Ayn el-Arab veya Menbiç gibi stratejik kasabalara daha geniş bir Türk saldırısının ise uluslararası destek eksikliği nedeniyle olası olmadığını belirtti.
El-vatan gazetesi, Türkiye’nin kara operasyonu planlarının karmaşık bölgesel dinamikler nedeniyle kısıtlandığını bildirdi. ABD, Gazze ve Lübnan gibi bölgesel istikrarla ilgili diplomatik çabalara odaklandığından, Suriye’de geniş çaplı bir Türk müdahalesine karşı olduğunu işaret etti. ABD kuvvetleri, Haseke’deki Suriye-Türkiye sınırında bir devriye gerçekleştirerek Washington’un SDG’ye yönelik geniş çaplı bir Türk müdahalesine karşı duruşunu sembolik olarak gösterdi.
Türkiye’nin SDG’ye yönelik son tırmanışının ve kara harekatı tehditlerinin bölgedeki güvenlik durumunu daha da kırılgan hale getirdiği belirtiliyor. Analistler, devam eden düşmanlıkların bölgeyi daha derin bir istikrarsızlığa sürükleyebileceği, daha fazla sivilin yerinden olmasına ve yerel ekonomiler için hayati öneme sahip petrol ve enerji altyapısının etkilenmesine yol açabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.