Lübnan’dan Suriye’ye dönen Suriyeli mülteci Mahmud Hasan el-Hassan, 5 Kasım’da ailesine ait evi geri almaya çalıştığı sırada Esad rejimi güçleri tarafından vurularak öldürüldü. Homs’un güney kırsalındaki Sakarca köyünde bulunan el-Hassan’ın evi, zorunlu göç döneminde Esad rejimi güçleri ve Hizbullah milisleri tarafından askeri bir karargaha dönüştürülmüştü. Bu ölüm, Suriyeli mülteciler arasında korku yarattı ve Lübnan’dan Suriye’ye dönenlerin karşılaştığı tehlikeleri gözler önüne serdi.
Suriye İnsan Hakları Ağı’na (SİHA) göre, Homs Elektrik Şirketi’nin eski çalışanı olan el-Hassan, 2013 yılında Suriye’den kaçıp Lübnan’a sığınmak zorunda kalmıştı. Lübnan’daki son gerilimler ve İsrail’in artan saldırıları nedeniyle birçok Suriyeli mülteci gibi el-Hassan da güvenlik umuduyla Suriye’ye geri döndü. Ancak evini geri alma girişimi, rejim güçlerinin ateş açmasıyla trajik bir şekilde son buldu. SİHA, bu cinayeti uluslararası insan hakları hukuku ihlali olarak kınadı ve hesap sorulması çağrısında bulundu.
Yerel aktivistlerin bildirdiğine göre, el-Hassan dönüşünde, Esad rejimi ve Hizbullah’ın – hem Suriyeli hem de Lübnanlı üyelerinin – mülküne el koyduğunu keşfetti. El-Hassan, evini geri almak için arabuluculuk da dahil olmak üzere çeşitli girişimlerde bulundu, ancak Hizbullah ve rejim yetkilileri taleplerini reddetti.
Bu olay, Esad’ın kontrolündeki ve yabancı milislerin işgal ettiği bölgelerde sistematik zulüm ve mülk gaspını gözler önüne seriyor. Suriyeli aktivistler ve insani yardım grupları, İran destekli milisler, özellikle de Hizbullah tarafından terk edilen mülklerin ele geçirildiği birçok vaka belgelemiştir. Bu gruplar ve bireyler, rejimin Lübnanlı müttefikleri de dahil olmak üzere Suriyeli mültecilerin ev ve işyerlerini işgal etme izni almış, bu da mültecilerin haklarını ve kaynaklarını elinden almıştır.
Esad rejimi, yabancı milis üyelerine ve ailelerine, yerel Suriyelilerin aleyhine olacak şekilde kaynak ve barınma imkanı sağlamakla suçlanıyor. Bu aileler kaynaklara ve konutlara erişim sağlarken, evlerini geri almak isteyen Suriyeliler bürokratik engeller, tehditler ve el-Hassan örneğinde olduğu gibi şiddetle karşılaşıyor.
Esad rejimi, Suriyeli mültecilerin geri dönüşünü teşvik etmek amacıyla “uzlaşma” programları ilan etse de, SİHA bu anlaşmaların çoğunlukla bir tuzak olarak kullanıldığını ve geri dönenlerin tutuklanmasıyla sonuçlandığını bildiriyor. Son bir ay içinde SİHA, Lübnan’daki şiddet olaylarından kaçan en az 17 kişinin tutuklandığını kaydetti.
Tutuklamaların, rejimin zorunlu askerlik talepleri ve geri dönenlerin Suriye’ye yasa dışı yollarla girdiği iddialarından kaynaklandığı belirtiliyor. İdlib bölgesinden gelen tutuklular, rejimin varlığının sınırlı olduğu bu bölgede kötü muamele ve Suriye ordusuna zorla alınma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Uluslararası örgütler, özellikle Lübnan’dan kaçan mültecilerin Suriye’de güvende olmadıkları konusunda uyarıda bulunuyor.
SİHA, 23 Eylül ile 25 Ekim tarihleri arasında Lübnan’dan dönen 26 kişinin, aralarında bir kadının da bulunduğunu, tutuklandığını rapor etti. Bir tutuklunun ise işkence altında öldüğü bildirildi, bu durum geri dönenlerin karşılaştığı insanlık dışı koşulları ve adil yargılama eksikliğini gözler önüne seriyor. Hak savunucuları, bu durumun rejimin kendi halkına karşı otoriter yaklaşımını sürdürdüğünü gösterdiğini savunuyor.
Esad rejiminin geri dönen mültecileri hedef alması ve sistematik olarak mülklerine el koyması, insani yardım kuruluşlarından sert eleştiriler aldı. Birçok mülteci, evlerini geri almaya çalışırken bürokratik engellerle veya şiddet tehditleriyle karşılaşıyor; mülkleri ise rejime sadık milislere tahsis ediliyor. SİHA, bu sistematik ihlallerin, birçok Suriyeliyi kaçmaya zorlayan baskının aynısını yansıttığını belirtiyor.
İnsan hakları savunucuları, anlamlı koruma ve hesap verebilirlik sağlanmadığı sürece, geri dönen Suriyelilerin baskı, korkutma ve potansiyel zararlarla karşılaşmaya devam edeceklerini söylüyor. SİHA ve yerel aktivistler, uluslararası kuruluşları ve hükümetleri Esad rejimine bu ihlalleri durdurması, geri dönenlerin güvenliğini sağlaması ve yerinden edilen Suriyelilerin geri dönüşlerinde mağdur edilmemesi için baskı yapmaya çağırıyor.
Lübnan’daki artan istikrarsızlık ile birlikte Suriyeli mültecilerin durumu giderek kötüleşiyor. Birçoğu zor bir tercih ile karşı karşıya: Şiddetli misilleme ve mülk gaspı riskiyle Suriye’ye dönmek ya da ekonomik ve güvenlik koşullarının kötüleştiği Lübnan’da kalmak. El-Hassan’ın ölümü, ülkelerindeki hayatlarını ve evlerini yeniden kurmaya çalışanların karşılaştığı büyük zorlukların bir göstergesidir.