Riyad’daki Arap-İslam zirvesinde Beşar Esad, Arap liderlerle birlikte Gazze ve Lübnan’daki İsrail eylemlerini kınayarak, Filistinlilere karşı “soykırım” yapıldığını iddia etti. Ancak gözlemciler ve insan hakları savunucularına göre, Esad’ın bu sözleri, rejiminin Suriyeli sivillere ve Suriye’deki Filistinli mültecilere karşı işlediği ihlalleri düşündüğümüzde çelişkili bir tablo çizdi.
Beş buçuk dakikalık konuşmasında Esad, İsrail’in gerçekleştirdiğini iddia ettiği “katliamların” ve “etnik temizliğin” durdurulması gerektiğini vurgularken, İsrail’in Suriye topraklarına yönelik sık sık düzenlediği hava saldırılarından veya rejimin on yıllardır süren baskıcı politikalarından bahsetmedi. Esad’ın “soykırımı durdurma” çağrısı, rejimin Suriye’de gerçekleştirdiği geniş çaplı insan hakları ihlalleri göz önüne alındığında birçok kişi tarafından ironik olarak değerlendirildi.
Suriye uzmanı Charles Lister, “Esad, bugün Arap ve İslam dünyası liderlerine hitap ederek, Gazze ve Lübnan’daki ‘savaş suçları’ ve ‘katliamların’ durdurulması çağrısı yaptı. Bu, rezil bir ikiyüzlülük ve orada oturup dinleyen herkes için utanç verici,” diye yorum yaptı.
Suriye İnsan Hakları Ağı’na (SNHR) göre, Esad’ın güçleri 2011’den bu yana 200.000’den fazla sivilin ölümünden sorumlu tutuluyor; bunlar arasında işkence altında ölen 15.000’den fazla kişi bulunuyor. Ayrıca hükümet, 136.000’den fazla Suriyeliyi tutukladı ve binlercesi hâlâ kayıp durumda.
Filistin halkıyla dayanışma ifadelerine rağmen, Esad rejiminin Suriye’deki Filistinli mültecilere yönelik uzun ve sorunlu bir geçmişi var. Babası Hafız Esad döneminden bu yana, Filistinli kamplar ve topluluklar sistematik baskılarla karşı karşıya kaldı. Özellikle Suriye ordusunun 1982’de Lübnan’daki Tal al-Zaatar Filistin kasabasına düzenlediği kuşatma ve yıkım, binlerce kişinin ölümüne yol açtı. Daha yakın dönemde ise, Suriye’deki çatışmalar sırasında Esad güçleri, Şam’daki Yermuk gibi Filistin kamplarını kuşatarak bombaladı, açlığa ve zorunlu göçe neden oldu.
Esad, konuşmasında Arap ülkelerinin Filistin davasına yönelik hareketsizliğini eleştirerek “Filistin haklarının eksikliğinden” yakındı. Ancak eleştirmenler, konuşmasının kendi rejiminin Filistinliler için koşulları kötüleştiren rolünü göz ardı ettiğini savundu. Bu yılın Temmuz ve Ekim aylarında yayımlanan raporlar, Esad kontrolündeki bölgelerde yaşayan Filistinlilerin karşılaştığı sistematik ihlalleri belgeliyor.
Konuşmada dikkat çeken bir diğer nokta da, söylenmeyenlerdi. Esad, İsrail’in Suriye hedeflerine yönelik sık sık düzenlediği hava saldırılarından bahsetmedi; Golan Tepeleri’nin işgali veya Suriye topraklarına yönelik kaçırma ve saldırılar konusuna da değinmedi. Yıllardır İsrail, Suriye’de askeri operasyonlar gerçekleştiriyor, genellikle İran bağlantılı pozisyonları hedef alıyor ve Esad rejiminden herhangi bir tepki gelmiyor. Suriyeli ve uluslararası eleştirmenler, rejimin bu sessizliğinin, Esad’ın iktidarını tehdit etmediği sürece bu saldırılara göz yummaya istekli olduğunu gösterdiğini savunuyor.
“Öncelik, Filistin halkının maruz kaldığı katliamları, etnik temizliği ve soykırımı durdurmaktır,” diyen Esad, İsrail hükümetini “sömürgeci bir yapı” ve “suçlu” olarak nitelendirdi. Sosyal medyada bu açıklamalar büyük tepki topladı; birçok Suriyeli, Esad’ı ikiyüzlülükle suçladı. Aktivistler, rejimin kimyasal silahlar, rastgele bombalamalar ve kuşatmalarla kendi halkına karşı uyguladığı eylemlerin, Esad’ın sözleriyle doğrudan çeliştiğini belirttiler.
Suriye Sivil Savunma (Beyaz Baretliler), özellikle İdlib ve Halep gibi özgürleştirilmiş bölgelerde, Suriye rejiminin sivil alanları, hastaneleri, okulları ve konut bölgelerini hedef aldığına dair tutarlı bir model ortaya koydu. Bazı gözlemciler, Esad’ın bu zirveye katılmasının, sınırları içindeki vahşetleri gölgede bırakmak amacıyla İsrail’in eylemlerine dikkat çekmeye yönelik bir çaba olarak görüldüğünü belirttiler.
Riyad zirvesi, Arap ve İslam dünyasından liderleri bir araya getirerek Gazze ve Lübnan’daki İsrail eylemlerini ele almayı amaçlıyordu. Ancak Esad’ın varlığı, bölgede hesap verilebilirlik üzerine daha geniş bir tartışmayı da gündeme getirdi. İnsan hakları ve uluslararası kuruluşlar, Esad ve müttefikleri, özellikle Rusya ve İran, tarafından Suriye’de işlenen savaş suçları nedeniyle hesap sorulması çağrısında bulunuyor.
Riyad’da Esad’ın “İsrail’e karşı kullanılan mekanizmaları ve araçları değiştirme” çağrısı, eleştirmenler tarafından kendi rejiminin halkına karşı tutumuna da uygulanabilecek bir talep olarak değerlendirildi.
Zirve sona ererken, dünya genelindeki birçok Suriyeli, Esad’ın kendisini Filistin haklarının savunucusu olarak sunma çabasına öfke duydu. Milyonlarca Suriyeli’nin yerinden edildiği ve rejimi tarafından zarar gördüğü bir ortamda, Esad’ın sözleri, İsrail’i insan haklarına saygı göstermemekle suçlarken, kendi hükümetinin aynı insani ilkeleri defalarca ihlal ettiğini hatırlatıyordu.