Kazakistan’da yapılan 22. Astana Süreci Suriye görüşmeleri, dün sona erdi. Görüşmelere Esad rejimi, bir muhalefet heyeti ve garantör ülkeler olan Rusya, Türkiye ve İran’dan temsilciler katıldı. İki gün süren görüşmelerde, Suriye’de siyasi çözüm arayışları, mültecilerin geri dönüşü, yeniden inşa çalışmaları ve savaşın yıkıcı etkisi altındaki ülkede yaşanan insani kriz gibi başlıca konular ele alındı. Konferans, katılımcıların Suriye’deki istikrarı daha da kötüleştirdiğini savunduğu İsrail’in Ortadoğu’daki son askeri operasyonlarına yönelik ortak bir kınama açıklaması da yaptı.
Esad rejimini Dışişleri Bakan Yardımcısı Ayman Raad temsil ederken, muhalefet heyetine Ahmed Touma liderlik etti. Ürdün, Lübnan ve Irak gözlemci ülkeler olarak katılırken, BM ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) gibi uluslararası kuruluşlar da toplantıda hazır bulundu. Kazakistan Dışişleri Bakanlığı, gündemin Suriye’de kapsamlı bir siyasi çözüm bulmak üzerine yoğunlaştığını belirtti. Görüşme konuları arasında, Esad rejimi ve muhalefet arasında güven artırıcı önlemler, tutukluların serbest bırakılması, kayıp kişilerle ilgili çalışmalar ve mültecilerin güvenli geri dönüş koşulları yer aldı. Ayrıca, insani yardımlar ve uluslararası kurumlarla iş birliğiyle Suriye’nin yeniden inşası da gündeme alındı.
Kaynaklara göre, pazartesi günü ikili ve üçlü görüşmeler yapıldı; ardından salı günü genel oturum ve basın toplantısı düzenlendi. Konferans boyunca, kuzey Suriye’nin özgürleştirilmiş bölgelerinde yer alan devrimci kurum ve askeri grupları doğrudan temsil etmeyen muhalefet heyeti, Rusya’nın Esad rejimi ve muhalefet arasındaki görüş ayrılıklarını azaltmada daha güçlü bir rol üstlenmesi gerektiğini vurguladı. Muhalefet heyeti başkanı Touma, Moskova’nın Şam’a BM gözetimindeki barış müzakerelerine katılma yönünde baskı yapmasını isteyerek “mevcut durumun Suriye’de istikrara katkı sağlamayacağını” ifade etti.
Kapanış bildirgesinin ana teması, Gazze, Lübnan ve Suriye’deki İsrail askeri operasyonlarına yönelik sert bir kınama oldu. Garantör ülkeler Rusya, Türkiye ve İran, İsrail’in bu operasyonlarını “suç niteliğinde saldırılar” olduğunu bu eylemlerin bölgeyi istikrarsızlaştırdığını belirtti. Ortak açıklamada, uluslararası topluma, özellikle BM Güvenlik Konseyi’ne, Gazze’de “kalıcı bir ateşkes” sağlanması ve insani yardımların güvence altına alınması çağrısında bulunuldu. Açıklamada ayrıca İsrail’in Suriye’deki hava saldırılarının Suriye’nin egemenliğini ihlal ettiğine ve bölgesel güvenliği zayıflattığına dair endişeler dile getirildi. İran’ın üst düzey danışmanı Ali Asghar Khaci, Tahran’ın “İsrail saldırılarına karşı direniş taahhüdünü yinelerken, Esad rejimi ve İran’ın “Siyonist suçlara” karşı iş birliği yapmasının önemine vurgu yaptı.
Astana görüşmelerinin bir diğer önemli odak noktası, kuzeybatı Suriye’deki İdlib oldu. Bölgede bir çatışmasızlık anlaşması olmasına rağmen, Esad rejimi ve Rusya ironik bir şekilde anlaşmanın garantörlerinden biri ve bu anlaşmayı sık sık ihlal ediyor. Katılımcılar, nihai bildirgede İdlib’deki “sakinliğin korunmasının” önemini yineleyerek “bölgeyi istikrarsızlaştırabilecek tüm eylemlerden kaçınılması” çağrısında bulundu. Katılımcılar, İdlib’de düşmanlıkların azaltılması konusundaki taahhütlerini yeniden ifade etse de, yerel kaynaklar son aylarda ve görüşmeler esnasında süregelen Rus hava saldırıları ve Esad rejimi insansız hava aracı saldırılarının sivil kayıplara ve göçlere yol açtığını bildirdi. Muhalefet heyeti, İdlib’de ateşkesin sürdürülmesinin güvenin yeniden tesis edilmesi ve bölgenin istikrarı için kritik olduğunu vurguladı.
Türkiye ile Suriye rejimi arasındaki son yakınlaşma çabaları da ele alındı; katılımcılar, Ankara’nın Şam ile temaslarının Suriye’nin geleceği üzerindeki potansiyel etkisini değerlendirdi. Ancak kalıcı bir barış yoluna ulaşmak, egemenlik, uluslararası etki ve bölgesel güvenlik meselelerinin devrede olduğu karmaşık bir süreç olarak değerlendiriliyor.
Konferansın ardından yaptığı konuşmada, rejim heyetinin başkanı Ayman Raad, Esad’ın önceliklerini şu şekilde sıraladı: “terörle mücadele”, bölgesel istikrarı sağlamak ve Batı yaptırımlarının kaldırılması. Raad, “tek taraflı zorlayıcı tedbirlerin” kaldırılmasını talep ederek Suriye’de temel hizmetlerin yeniden sağlanmasına yönelik erken iyileştirme projelerinin genişletilmesi çağrısında bulundu.
Öte yandan muhalefet heyeti, güvenilir bir müzakere sürecine ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak Esad’ın Anayasa Komitesi’ne aktif katılım göstermesi için uluslararası baskı yapılması gerektiğini ifade etti. Suriye için demokratik bir çerçeve oluşturmayı hedefleyen bu komite, Astana Süreci’nin başladığı 2017’den bu yana Esad ve müttefiklerinin sivillere yönelik saldırılarını durdurma konusunda başarısız olmuştur. Bu nedenle kuzey Suriye’deki devrimci gruplar ve yönetim kurumlarının çoğu, bu konferansa katılmadıkları gibi, sahadaki somut etkisi olmadığı gerekçesiyle Astana Süreci’ni tanımamaktadır. 22. Astana turu, garantör ülkelerin “Suriye’nin çatışan tarafları arasında arabuluculuğa devam edeceği” ve 2025’in ilk yarısında 23. tur görüşmelerin yapılması planıyla sona erdi.