
Askeri Operasyonlar Komutanı (AOK) Ebu Muhammad El-Cevlani ve Suriye Kurtuluş Hükümeti (SKH), Suriye devriminin kapsayıcı doğasını yeniden vurgulayarak, tüm Suriyelileri, mezhep veya etnik köken ayrımı gözetmeksizin temsil etme taahhüdünde bulundular. Bu açıklama, Esad rejimi ve müttefik milislerinin saldırılarına karşı savunma çabaları ve devrimi mezhepsel bir çatışma olarak gösterme yönündeki propagandalarla paralel olarak geldi.
SKH’nin son açıklamalarından biri, “Suriye devrimi mezhepsel bir savaş değildir, değişim mücadelesidir. 2011 yılında Suriye halkı tarafından başlamıştır ve mezhepsel ya da etnik bağlılıklar temelinde hiçbir tarafı hedef almamaktadır. Aksine, tüm azınlıkların ve Suriye toplumunun her kesiminin korunmasını amaçlamaktadır,” şeklindeydi.
Bu kapsayıcı vizyon, SKH tarafından yönetilen İdlib’deki pratik gerçeklikle desteklenmektedir. Bu bölgede, Hristiyanlar, Dürziler ve Kürtler de dahil olmak üzere farklı geçmişlere sahip topluluklar yıllardır barış içinde yaşamaktadır. Savaşın getirdiği zorluklara rağmen, bu gruplar inançları, etnik kökenleri veya kültürel kimlikleri nedeniyle hedef alınmamış veya zarar görmemiştir. “Saldırıyı Caydırma” operasyonu adı altında yürütülen mevcut askeri harekatlarda, mezhepsel temelli şiddet olayları bildirilmemiştir.
Ebu Muhammad El-Cevlani, Hama’da çoğunluğu Hristiyan olan Mhardeh kentindeki Hristiyan topluluğuna yönelik endişeleri de doğrudan ele aldı. El-Cevlani, güçlerine şehrin sakinlerini korumaları ve haklarına saygı göstermeleri talimatını verdi. “Mhardeh sakinlerine: Tüm saha güçlerimizi, Mhardeh halkına nazik ve saygılı bir şekilde davranmaları için yönlendiriyoruz. Onlara İslam’ın merhametini ve Peygamber’in (sav) öğretilerini gösterin,” dedi. “İdlib ve Halep’te Hristiyanlara adil davrandık ve güvenliğinizi sağlamak için çalışmaya devam edeceğiz.”
Bu yaklaşım, tüm sivillerin korunmasını amaçlayan daha geniş devrimci ilkelerle de uyumlu. Salmiyah halkına yapılan bir diğer açıklamada, etnik veya mezhepsel kimlik temelinde sivillerin hedef alınmasına karşı çıkıldığı vurgulanarak, Suriyelilerin Esad rejiminin zulmüne karşı bir araya gelmeleri çağrısında bulunuldu.
SKH ve liderliği, Esad rejiminin mezhepsel bölünmeleri sömürebilmek için toplumsal yaraları derinleştirmesini kınadı. SKH, Alevi topluluğuna, rejimin baskıcı tutsağından kurtulmaları ve adil ve birleşik bir Suriye inşa etme çabasına katılmaları çağrısında bulundu. “Esad rejimi, Alevi topluluğunu Suriye halkına karşı kullanarak, onları sistematik mezhepsel kışkırtmalarla sıfır toplamlı bir çatışmaya dahil etmeyi başardı,” dedi SKH’nin Siyasi İşler Departmanı. “Gelecekteki Suriye, her bireyin onur ve güven içinde yaşadığı birleşik bir Suriye olacaktır.”
İçişleri Bakanı Muhammed Abdurahman da SKH’nin tüm Suriyelileri, geçmişlerine bakılmaksızın koruma konusundaki kapsayıcı çabalarını vurguladı. “Zehra kasabasında, sakinlerin mülklerini ve hayvanlarını korumak için bekçiler yerleştirdik ve Nubl kasabasına dönüş ve yeniden yerleşme sırasında 20 aileye koruma sağladık,” dedi. Bu iki köyün, daha önce İran milisleri tarafından işgal edilen Şii çoğunluklu köyler olduğunu belirtti. Bununla birlikte, SKH İçişleri Bakanlığı, sakinlerin mülk ve güvenliğini korumak için aktif olarak çalışmakta ve tüm topluluklar için kapsayıcılık ve koruma taahhüdünü sergilemektedir.
SKH ayrıca, Esad rejiminin askeri eylemlerini terörizmle savaş olarak yanlış bir şekilde sunduğu propagandayı da kınadı. Halep ve İdlib’deki yerleşim bölgelerine yönelik artan saldırılar, önemli sivil kayıplara ve yıkıma yol açarak rejimin insan haklarına saygısızlığının bir örneği olarak öne çıkarıldı.
Sorumluluk çağrısında bulunan SKH, doğru medya raporlamasının önemini vurgulayarak, uluslararası ve yerel gazetecileri etkilenen bölgelere ilk elden gerçekleri aktarmak için davet etti.
SKH ve El-Cevlani, tüm bireyler için adalet, özgürlük ve onur temelleri üzerine inşa edilmiş birleşik bir Suriye vizyonuyla açıklamalarını sonlandırdı. Suriye halkının özgürlük mücadelesinde destek veren ülkelere ve kuruluşlara teşekkür ettiler ve yıllarca süren savaşın yol açtığı acıları hafifletmek için devam eden insani çabalara çağrıda bulundular.
“İstediğimiz gelecekteki Suriye, tüm halkına aittir,” diyen SKH, “Bu vizyon ancak tüm Suriyelilerin dayanışması ve ülkeyi suçlu rejimin kontrolünden kurtarmak için işbirliği ile gerçekleştirilebilir.” Devrim devam ederken, bu açıklamalar, mezhepçiliği reddeden ve çeşitli ve birleşik bir Suriyeli nüfusun özlemlerini kucaklayan temel ideallerin hatırlatıcısı olmaktadır.