
Biden yönetimi, diktatör Beşar Esad’ın düşmesinde önemli rol oynayan gruplardan biri olan Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ile erken aşamada görüşmelere başladı. ABD, HTŞ’ye ülkenin doğrudan kontrolünü ele geçirmek yerine “kapsayıcı bir siyasi geçişi” önceliklendirmesi çağrısında bulundu. ABD yetkilileri, bir geçiş hükümetinin uluslararası meşruiyet kazanması için “tüm Suriyelileri temsil etmesi” gerektiğini vurguladı.
İki ABD yetkilisi ve bir Kongre danışmanı tarafından doğrulanan bu görüşmeler, Türkiye dahil olmak üzere bölgesel müttefiklerle koordinasyon içinde yürütülüyor. ABD, daha önce terör örgütü olarak nitelendirdiği HTŞ’ye karşı temkinli bir duruş sergiliyor. Grup, el-Kaide’nin bir uzantısı olarak ortaya çıkmış ve tartışmalı lideri Ebu Muhammed El-Cevlani, şimdi yasal adı olan Ahmet Şeraa’yı kullanıyor.
Bu görüşmeler, Esad’ın pazar günü çöküşünün ardından Suriye’yi istikrara kavuşturma çabalarının bir parçası olarak yürütülüyor. Yetkililer, HTŞ’ye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu, güvenilir ve kapsayıcı bir yönetim organının önemini iletti. Bir yetkili, “ABD, HTŞ’nin Suriye’yi meşru ve resmi bir liderlik seçimi süreci olmaksızın tek başına kontrol etmesini desteklemeyecek,” dedi. Washington, HTŞ’ye devrimci grupları birleştirmeye ve uluslararası şeffaflık ve azınlık hakları beklentilerine uygun bir yönetim çerçevesi inşa etmeye odaklanması çağrısında bulundu.
Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Salı günü Washington’un Suriye’nin siyasi geleceğine ilişkin vizyonunu açıkladı. Blinken, “Halkın iradesini yansıtan, kapsayıcılığı, hesap verebilirliği ve mezhepçiliği reddeden bir hükümeti tanıyacağız,” dedi.
HTŞ, el-Kaide bağlantılı Nusra Cephesi’nden türeyen tartışmalı bir aktör olarak biliniyor. ABD, 2013 yılında El-Cevlani’yi terörist olarak nitelendirmişti. HTŞ, son yıllarda kendisini yeniden markalaştırmaya çalışsa da bu dönüşümden şüphe duyanlar bulunuyor. Bazı analistler ise HTŞ’nin terör listesinden çıkarılmasını savunuyor.
Kıdemli bir ABD yetkilisi, Washington’un el-Colani’nin Suriye’nin gelecekteki yönetimindeki rolünü henüz belirlemediğini söyledi. Yetkili, “HTŞ’nin geçmişini geride bırakıp kapsayıcı, demokratik bir çerçevede çalışmaya istekli olup olmadığını değerlendiriyoruz,” dedi.
Kongre’nin bazı üyeleri, ABD’nin koşullarını yerine getirmesi halinde HTŞ’yi hedef alan yaptırımlar da dahil olmak üzere Suriye’ye yönelik yaptırımları gevşetmeyi düşünmesi için yönetimi teşvik ediyor. Bir Kongre danışmanı, yaptırımların Suriye’nin yeniden inşasını ve küresel ekonomiye erişimini engellediğine dair büyüyen endişeleri dile getirdi. “Geçiş hükümetinin ülkeyi yeniden inşa etmek ve meşruiyet kazanmak için uluslararası desteğe ihtiyacı olduğu kabul ediliyor,” dedi.
ABD, kuzeydoğu Suriye’de askeri varlığını sürdürüyor. Bu varlık, IŞİD’i engellemek ve İran destekli milislerin güç boşluğundan yararlanmasını önlemek üzerine odaklanıyor. ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Michael Kurilla, yakın zamanda Suriye’yi ziyaret ederek, Pentagon’un IŞİD’in yeniden dirilmesini önleme konusundaki taahhüdünü pekiştirdi.
Dışişleri Bakanlığı ayrıca Suriye’deki kimyasal silahlarla ilgili endişelere dikkat çekti. Bir sözcü, “Yeni liderlik, herhangi bir kimyasal silah stokunu güvence altına almak ve imha etmek için derhal adımlar atmalıdır,” dedi.
Suriye Kurtuluş Hükümeti (SKH) ise geçen hafta yaptığı açıklamada, “hassas tesislerin güvenliğini sağlamaya ve yasaklanmış silahların kullanımını önlemeye yönelik tüm konularda uluslararası toplumla işbirliği yapmaya hazır olduklarını” bildirdi. Açıklamada, kimyasal silahların kullanımını yasaklama garantilerini sağlama taahhüdünde bulunuldu.
Biden yönetimi, Suriye politikası konusunda seçilmiş Başkan Donald Trump’ın ekibiyle brifinglere başladı ve bu geçiş sürecinde süreklilik sağlamayı amaçlıyor. Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı John Finer, ABD güçlerinin “önemli bir misyon tamamlanana kadar” Suriye’de kalacağını doğruladı.
Esad’ın düşüşü, Suriye için kritik bir dönüm noktası anlamına geliyor, ancak parçalanmış ülkenin birleştirilmesi ve uzun vadeli istikrarın sağlanması konusunda zorluklar devam ediyor. HTŞ’nin geçiş sürecindeki rolü şekillenirken, Washington’un kapsayıcılık ve hesap verebilirlik konusundaki ısrarı, Suriye’nin bir sonraki döneminin yönetim şeklini belirleyici olabilir.
Blinken, “Bu tarihi fırsatın heba edilmemesini sağlamalıyız,” dedi. “Suriye’nin geleceği, halkı tarafından belirlenmelidir , zorla veya dış müdahaleyle değil.”