
Suriye’nin yeni Dışişleri Bakanı Esad Hasan El-Şeybani, Salı günü yaptığı açıklamada, İran’ı Suriye’de istikrarsızlığa yol açabilecek söylem ve eylemlerden kaçınmaya davet etti. Şeybani’nin bu uyarısı, İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in Suriye’deki gençlere yönelik kışkırtıcı açıklamalarının ardından geldi.
“İran, Suriye halkının iradesine, ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymalıdır,” ifadelerini X (eski adıyla Twitter) üzerinden paylaşan Şeybani, “Kaos yaymaya yönelik adımlar atmamaları konusunda onları uyarıyoruz ve son açıklamalarının doğuracağı sonuçlardan İran’ı sorumlu tutuyoruz.” dedi.
Tahran ile Gerilim
Hamaney, 22 Aralık’ta yaptığı konuşmada, Suriye’deki gençlere “güvensizlik tasarlayan ve uygulayanlara karşı kararlılıkla durmaları” çağrısında bulunmuş, yıllarca süren çatışmaların ardından “kaybedecek hiçbir şey kalmadığını” söylemişti. Bu açıklamalar, 8 Aralık’ta Esad rejiminin sona erdiği 11 günlük hızlı bir askeri operasyonun ardından iş başına gelen Suriye’nin yeni yönetimi tarafından sert bir şekilde kınandı. Operasyon, Devrimci Güçler Koalisyonu (AOK) tarafından Ahmet el-Şeraa liderliğinde gerçekleştirilmişti.
Ahmet el-Şeraa, şu anda Suriye Geçiş Hükümeti’nde (SGH) önemli bir rol oynuyor ve geçmişte İran’ı, Suriye’nin 13 yıl süren yıkıcı devrimine müdahil olmakla suçlamıştı. Şeraa, Tahran’ı Esad’ı desteklemek için askeri güç ve müttefik milisler göndererek çatışmaları körüklemekle suçlamış; bu eylemlerin milyonlarca Suriyelinin ölümüne ve yerinden edilmesine neden olduğunu belirtmişti. Ayrıca Şeraa, yeni Suriye yönetiminin “bölgedeki İran projesini 40 yıl geriye götürdüğünü” ifade ederek, Tahran’ın Akdeniz’e kadar uzanan bir “Şii Hilali” oluşturma çabalarına işaret etti.
Mali Talepler ve Stratejik Hamleler
Gerilimi artıran bir diğer unsur, İran’ın yeni Suriye hükümetinden, Esad rejimi döneminde oluşan ve 30 milyar doları aştığı iddia edilen borçları ödemesini talep etmesi oldu. Bazı İranlı yetkililer bu rakamı abartılı bulurken, diğerleri bu talebi Tahran’ın yeni hükümeti kendi lehine adımlar atmaya zorlamak için stratejik bir hamle olarak değerlendirdi.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bagayi, bu borçların “devlet halefiyeti ilkesi gereğince” yeni hükümete geçtiğini savundu. Ancak Şam yönetimi, Tahran’ın bu taleplerini reddederek açıklamaları kesin bir dille geri çevirdi.
Bunun yerine, Suriye geçici hükümeti, uluslararası mahkemelere sunulmak üzere bir memorandum hazırlıyor. Bu memorandumda, İran’ın savaş boyunca verdiği zararlardan dolayı 300 milyar dolarlık tazminat talep edilecek. Suriye hükümeti, İran’ın 13 yıl boyunca Suriye’deki eylemlerini “suç ve keyfi müdahaleler” olarak tanımlayarak, Tahran’ı sorumlu tutma niyetini vurguladı.
Uluslararası ve Bölgesel Yankılar
Hamaney’in kışkırtıcı açıklamaları ve İran’ın mali talepleri, bölgesel ve uluslararası gözlemciler arasında endişe uyandırdı. Şeraa, Suriye’nin Arap ve Batılı müttefikleriyle iş birliğini güçlendirme çağrısında bulunarak, istikrarın sağlanması ve İran’ın müdahalesinin önlenmesi gerektiğini vurguladı.
“Suriyeli halkın cesur çabaları, diplomasinin ve dış baskının başaramadığını başardı,” diyen Şeraa, İran’a bağlı milislerin ülkeden çıkarılması ve Tahran’ın etkisinin azalmasıyla elde edilen başarıya dikkat çekti.
İran’ın Suriye’den geri çekilmesi, Tahran’ın Orta Doğu’da stratejik bir yer edinme çabaları için önemli bir gerileme anlamına geliyor. Bu yeni dinamik, Suriye’nin dış politikasındaki keskin değişimi ve ülkenin yeniden yapılanma sürecinde uluslararası ilişkilerini yeniden tanımlama çabalarını ortaya koyuyor. Suriye liderleri, dış müdahalelere karşı kararlı bir tutum sergileyerek, egemenlik, istikrar ve Suriyeli halkın beklentilerine bağlılık mesajı veriyor.