
Suriye’deki Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu, Pazartesi günü yayımladığı çarpıcı bir raporla, Esad rejiminin sistematik insan hakları ihlalleri ve savaş suçlarını detaylandırdı. Raporda, yaygın işkence, zorla kaybetme ve insanlığa karşı suçlar işlendiği vurgulandı. 2.000’den fazla tanık beyanı ve 550 hayatta kalan kişinin ifadelerine dayanan rapor, Suriyelilerin onlarca yıllık baskı rejiminin yıkıcı etkileriyle mücadelesinin sürdüğü bir dönemde hesap verebilirlik çağrılarını yeniden alevlendirdi.
“Bir İşkence Ağı: Keyfi Gözaltılar, İşkence ve Kötü Muamele”başlıklı rapor, Esad rejimi altındaki gözaltı uygulamalarının vahşetini gözler önüne seriyor. Hayatta kalanlar, “ağır dayak, elektrik şoku, sakat bırakma, tecavüz ve psikolojik işkence” gibi dehşet verici deneyimlerini paylaştı. Bu ihlaller, Sednaya Askeri Hapishanesi ve Hava Kuvvetleri İstihbarat merkezleri gibi tesislerde yaşandı. BM ekibi, rejimin Aralık 2024’te düşmesinin ardından bu merkezlere ilk kez erişim sağladı.
“Penceresiz, küçük tecrit hücreleri, en tecrübeli araştırmacılar için bile tahayyül edilemeyecek bir acının izlerini taşıyordu,” dedi BM Soruşturma Komisyonu Başkanı Paulo Pinheiro. “Kritik bir dönemeçteyiz ve geçiş hükümeti, bu suçların bir daha asla tekrarlanmamasını sağlayabilir.”
Toplu Mezarlar ve Kayıplar
Tutukluların serbest bırakılması ve rejimin çöküşü bir nebze olsun rahatlama sağlasa da on binlerce aile hâlâ kayıp sevdiklerini arıyor. BM Komisyonu, arşivler ve toplu mezar alanları dâhil olmak üzere delillerin korunmasının, hem hesap verebilirlik hem de yas tutan ailelere umut sunma açısından acil bir ihtiyaç olduğunu vurguladı.
“Kayıp yakınlarını bulamayan Suriyeliler için bu deliller ve serbest bırakılan tutukluların ifadeleri gerçeği ortaya çıkarabilmenin tek yolu olabilir,” dedi soruşturma komitesinin bir üyesi olan Lynn Welchman.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) de başvuruların yoğunluğuyla karşı karşıya. ICRC’nin Ürdün delegasyonu başkanı Sarah Afriud’a göre, Suriye, Ürdün, Lübnan ve dünya genelindeki 70’ten fazla ülkeden 35.000’den fazla aile, kayıp akrabalarını bulmak için başvuruda bulundu.
“Mezar alanlarının doğru şekilde yönetilmesi, bilgiye erişim ve kimlik tespit operasyonlarının yapılabilmesi açısından kritik öneme sahip,” diyen Afriud, delillerin korunması ve kayıp kişilerin akıbetinin netleştirilmesi için Suriye Geçici Hükümeti (SGH) ile iş birliğinin önemini vurguladı.
Yerinden Edilme ve Ayrılıkların İnsanî Yükü
Yıllarca süren savaş ve yerinden edilme, Suriyeli ailelerde derin yaralar açtı. Birçoğu hâlâ sınırlar arasında ya da ülke içinde ayrı düşmüş durumda. Ürdün’deki Zaatari ve Azrak mülteci kamplarında Kızılhaç, ailelerin iletişimde kalması için telefon görüşmeleri sağlıyor. Ancak birçok kişi için kayıp sevdiklerine dair haber alamamak acılarını derinleştiriyor.
“Ayrılığın yarattığı acı çok derin ve ailedeki herkes üzerinde etkili oluyor,” diyen Afriud, son gelişmelerle bazı ailelerin birleştiğini, ancak çoğunun hâlâ cevap beklediğini belirtti.
Suriye’de yeni ortaya çıkan kayıtlar ve arşivler, umut ışığı sunuyor. Afriud, kayıp kişileri arayan ailelere hukuki, ekonomik ve psikososyal destek sağlamak için uluslararası yardımların önemine dikkat çekti.
Adalet ve Uzlaşı Umudu
BM Soruşturma Komisyonu, SGH’nin Esad rejiminin suçlarını ele alacağına dair temkinli bir iyimserlik taşıyor. Bölgelere ve hayatta kalanlara eşi görülmemiş erişim sağlayan Komisyon, derinlemesine soruşturmalar yürüterek adalet ve hesap verebilirliği sağlamayı hedefliyor.
Komisyon üyesi Hani Megally, “Mağdurlar ve ailelerin kilit rol oynayabileceği güvenilir ulusal adalet girişimlerine ihtiyaç var,” dedi. İnsan hakları örgütleri, Suriyeli aileler ve uluslararası ortaklar arasında iş birliğinin, kalıcı adaleti sağlamak için hayati önem taşıdığını vurguladı.
Bu arada SGH Dışişleri Bakanlığı, geçmişteki zulümlerin ele alınmasına yönelik uluslararası işbirliğini memnuniyetle karşıladı. Bakanlık, kayıp ailelerine destek sağlanması ve Esad döneminin suçlarının bir daha tekrarlanmaması için daha fazla çaba çağrısında bulundu.
Suriye İçin Kritik Bir Dönem
BM raporu, Esad rejiminin zulümlerinin boyutlarını ve sağlam bir adalet çerçevesine duyulan ihtiyacı gözler önüne seriyor. Kayıp kişilerin aileleri cevaplar için yalvarırken ve insani yardım grupları delillerin korunmasını savunurken, uluslararası toplumun hesap verebilirlik ve uzlaşmayı Suriye’nin toparlanma sürecinin merkezine yerleştirme baskısı giderek artıyor. “Bu, yalnızca Suriye’yi yeniden inşa etmek için değil, aynı zamanda kurbanların haklarını arayarak onları bi nebzede olsa teselli etmek ve karşılık bulmayan zulümden uzak bir gelecek inşa etmek için tarihi bir fırsattır,” dedi Pinheiro. “Riskler her zamankinden daha yüksek.”