Şam’daki Seyyide Zeynep Türbesi’nin çevresindeki dar sokaklar, Suriye istihbarat birimleri harekete geçtiğinde olağanüstü bir sessizliğe bürünmüştü. Genel Güvenlik İdaresi (GGİ) mensupları, başkentin dışındaki bir noktada gizlenen bir IŞİD hücresini takip etmişti. Baskın yapılan evde üç patlayıcı düzeneği, el bombaları ve tüfekler bulundu. Yetkililere göre, önlenen saldırının amacı, yeni hükümetin kontrolü sağlamaya çalıştığı bir dönemde mezhepsel gerilimi yeniden alevlendirmekti.
Her ne kadar IŞİD, bir zamanlar sahip olduğu toprakları kaybetmiş olsa da, varlığı Suriye’nin geleceği üzerinde gölge oluşturmaya devam ediyor. Örgütün doğrudan oluşturduğu tehdidin ötesinde, çeşitli siyasi aktörler IŞİD’ni kendi çıkarları doğrultusunda şekillendiriyor.
IŞİD’in Siyasi Amaçlarla Kullanılması
Suriye’de IŞİD’in varlığı, yıllardır Esed yönetimi ve bölgedeki diğer aktörler için askeri ve siyasi meşruiyet kaynağı oldu. Esed sonrası dönemde de bu durum değişmiş değil.
Malta merkezli SpecialEurasia Araştırma Müdürü ve istihbarat güvenliği uzmanı Dr. Giuliano Bifolchi’ye göre, Rusya, İran ve Türkiye’nin IŞİD’e yaklaşımları birbirinden farklı. Levant 24’e (L24) konuşan Bifolchi, “Moskova’daki Crocus City Hall saldırısı ve 2024’te İran’ın Kerman kentindeki saldırı gibi olaylar, IŞİD’in Rusya, İran ve Türkiye için büyük bir tehdit oluşturduğunu gösteriyor” dedi.
Rusya’nın öncelikli kaygısı, Suriye’deki stratejik askeri üslerini korumak olurken, İran’ın bölgedeki etkisini sürdürme çabası özellikle Esed’in devrilmesinin ardından daha da önem kazandı. Türkiye ise tarihsel olarak daha karmaşık bir yaklaşım sergiledi. Bifolchi, “Türkiye, zaman zaman Suriye’deki Kürt milisleri dengelemek için IŞİD’i dolaylı olarak bir araç olarak kullanmış olabilir” ifadelerini kullandı.
Gelişen Tehdit: Sembol Mü, Süregelen Bir Tehlike Mi?
IŞİD’in büyük çaplı saldırılar düzenleyememesi, örgütün tamamen zayıfladığı anlamına mı geliyor? Yoksa bu sadece geçici bir duraklama mı?
The New Arab gazetesine göre, Esed’in düşüşünden sonra Suriye çölünde IŞİD’in önemli bir faaliyet göstermemesi, önceki yönetimin örgütü kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirdiği iddialarını güçlendirdi. Haberde, “Esed yönetimi döneminde Suriye çölü Rusya’nın faaliyet gösterdiği bir alandı ve ABD öncülüğündeki koalisyon, Tenef üssündeki varlığına rağmen bölgede nadiren operasyon düzenledi” ifadelerine yer verildi.
1. Tarih, IŞİD’in yeniden güçlenmesinde genellikle kitlesel cezaevi firarlarının kritik rol oynadığını gösteriyor. Bu nedenle, Suriye’deki tutuklu IŞİD üyelerinin tutulduğu hapishaneler, sadece güvenlik güçleri için değil, örgütün uzun vadede kontrol altına alınması açısından da önemli bir cephe oluşturuyor.
Hapishane Sorunu
Esed sonrası Suriye’deki en büyük sorunlardan biri, SDG kontrolündeki hapishanelerde ve kamplarda tutulan binlerce IŞİD savaşçısı ve ailelerinin akıbeti. Özellikle Haseke’nin güneydoğusundaki Hol ve Roj kampları uzun süredir güvenlik zafiyetleri ve radikalleşme raporlarıyla gündeme geliyor.
1990’larda 5 bin Iraklı mülteci için inşa edilen Hol Kampı’nda bugün yaklaşık 70 bin kişi bulunuyor. Bunların 35 bini Suriyeli, 35 bini Iraklı ve geri kalan 10 bini ise 30 veya 40 farklı ülkeden gelen bireylerden oluşuyor.
Özgür Suriye İçin Tehdit Mi?
Esed rejiminin devrilmesinin ardından IŞİD’in söylemleri de sertleşti. Örgüt, yayın organı Naba’da ve 15 dakikalık bir videoda, Suriye’nin yeni yönetimini “uluslararası sistemin bir uzantısı” olarak tanımladı ve yeni hükümete savaş ilan etti.
Güvenlik güçleri ise örgütün Suriye’de istikrarsızlık yaratma çabalarına karşı operasyonlarını sürdürüyor. Seyyide Zeynep Türbesi’ne yönelik saldırı girişiminin başarısızlığa uğratılmasının ardından, Dera’da silah kaçırmaya çalışan IŞİD’in kilit isimlerinden Atta Hariri gözaltına alındı.
Bu süreçte Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, IŞİD meselesinin medya ve diğer aktörler tarafından abartıldığını ifade etti. Şara, “IŞİD’in büyüklüğü, sayısı ve dağılımı konusunda büyük bir abartı var. Güvenlik güçleri meseleyi büyük bir titizlikle takip ediyor ve son iki ay içinde ülkede birçok saldırıyı önledi” dedi.
IŞİD, Suriye’de geniş toprakları kontrol edemese de, varlığını sürdürebilmek için asimetrik savaş taktiklerine yönelmiş durumda. Saldırı planları, yeni üyeler kazanma çabaları ve ülkenin Badiye (çöl) bölgesi ile güneyindeki uyuyan hücreleri, örgütün tamamen bitmediğini gösteriyor.
IŞİD tehdidinin devam edip etmeyeceği, örgütün gücünden çok Suriye’nin genel istikrarına bağlı olacak. Eğer yeni yönetim güvenlik, ekonomik toparlanma ve iç siyasi dengeler konusunda başarısız olursa, IŞİD ya da başka istikrarsızlık unsurları bu durumu fırsata çevirerek yeniden yapılanabilir. Örgütün mevcut yönetimi devirebilme kapasitesi olmasa da, Suriye’nin geleceği için ciddi bir istikrarsızlık kaynağı olmaya devam edeceği açık.