
Suriye halkı, 24 Şubat’ta Kuneytra’da İsrail işgali ve açıklamalarını reddederek sokağa döküldü.
Güney Suriye halkı, özellikle Dürzi nüfusunun yoğun olduğu Suveyda ilinde, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun açıklamalarını güçlü bir şekilde kınayarak, işgal ve Suriye’nin iç işlerine müdahaleyi reddetti. Netanyahu’nun bölgenin “demilitarize edilmesi” çağrısı ve güney Suriye’deki Dürzi topluluğunu “koruma” iddiaları, yerel liderlerden ve aktivistlerden geniş çaplı protestolar ve kınamalarla karşılandı.
Protestolar ve Tepkiler
Netanyahu’nun açıklamalarına karşı tepkiler Suveyda, Dera ve Kuneytra illerine yayıldı. Soğuk hava koşullarına rağmen, Han Arebeh, Newa, Busra Şam ve Suveyda’nın Kerame Meydanı gibi birçok şehirde gösteriler patlak verdi. Ayrıca Halep şehrinde de protestocular, bölünmeyi reddedip Suriye’nin birliğini savunan pankartlar taşıdı. “Federalizme hayır… Bölünmeye hayır” ve “Dera, Suveyda, ve Kuneytra bir halktır” gibi mesajlar ön planda yer aldı.
Protestolar, bölgedeki İsrail askeri faaliyetleri ile eş zamanlı olarak yapılıyor. Yerel raporlar, İsrail savaş uçaklarının Kuneytra ve Dera üzerinde uçtuğunu ve bunun yerel halkı korkutmaya yönelik bir çaba olarak algılandığını belirtiyor. Aktivistler, dış müdahalelere karşı olan tutumlarını pekiştirmek amacıyla önümüzdeki günlerde daha fazla gösteri yapılması çağrısında bulundular.
Yerel Liderlerden toplu cevap
Dürzi ve kabile liderleri, Netanyahu’nun açıklamalarını kamuya açık bir şekilde kınadılar. Özgür Cebel Arab grubunun lideri Şeyh Süleyman Abdulbaki, yabancı müdahaleyi kesin bir şekilde reddederek, Suriye halkının birliğine vurgu yaptı: “Biz Suriye halkı olarak herhangi bir yabancı tarafın Suriye’nin iç işlerine müdahalesini reddediyoruz. Biz Suriyeliyiz, kimliğimiz Suriye’ye aittir ve ülkemizi inşa etmek, barış içinde yaşamak istiyoruz.”
Güney Suriye kabilelerinden yapılan ortak bir açıklamada, İsrail’in fitne çıkarmaya yönelik girişimlerini kınanarak şu ifadelere yer verildi: “Suriye’nin iç işlerine yönelik her türlü Siyonist müdahaleyi reddediyoruz. Bu açıklamalar, İsrail’in saldırgan gündemlerine hizmet etmeye yönelik umutsuzca yapılan girişimlerdir.” Açıklama, birleşik bir Suriye devletine sadakat vurgusu yaparak, ülkeyi parçalamaya yönelik dış destekli çabaları kınadı.
Bu arada, sivil aktivist Hani Azzam, İsrail’in söylemlerinin özellikle Dürzi topluluğuna yönelik “azınlıkları koruyan” bir duruş sergileyerek mezhebi gerilimler yaratmayı amaçladığını belirtti. “Bu, güney bölgeleri ile yeni Suriye ordusunun entegrasyon sürecini durdurmak için mezhebi korkuları sömüren açık bir girişimdir” dedi.
Suveyda ile Şam Arasında Artan İşbirliği
Netanyahu’nun açıklamaları, Suveyda’daki yerel gruplarla Suriye hükümeti arasındaki artan koordinasyon ile örtüşüyor. Son haftalarda, Suveyda’daki silahlı grupların temsilcileri, Suriye Savunma Bakanı Murhaf Abu Kasra ile Şam’da bir araya gelerek, ulusal orduya entegrasyonlarını tartıştılar. Bu çabalar, bölgeyi birleşik bir askeri yapı altında istikrara kavuşturma açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Netanyahu’nun açıklamalarının ardından dün Şam’da Dürzi önde gelenleriyle görüştü. Bu görüşme, hükümetin Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruma taahhüdünü vurgulayan bir dayanışma jesti olarak geniş bir şekilde yorumlandı.
Ayrılıkçı Askeri Konseylerin Reddedilmesi
Dış müdahaleye karşı güçlü bir konsensüs olmasına rağmen, Suveyda Askeri Konseyi olarak bilinen tartışmalı bir grup, bölge için bir “güvenlik gücü” olma iddiasında bulundu. Konsey, eski Esed rejimi subaylarını içeriyor ve yerel Suveyda grupları, özellikle de Karar Verici Operasyonlar Odası ve Ortak Operasyonlar Odası tarafından reddedildi.
Önde gelen dini figürlerden Şeyh Hikmet Hirci de, konseyin meşru olmadığını reddetti ve bunu dış güçlerin hizmetinde olmakla suçladı. “Bu sözde askeri konsey, Suveyda halkını veya onun gruplarını temsil etmiyor. Sadakatimiz, bölgemizi istismar etmeye çalışan dış güçlere değil, Suriye’ye aittir” dedi.
Ulusal Birliğin Sınavı
Bölgedeki gerilimler devam ederken, gözlemciler, bu dönemi Suriye’nin post-Esed döneminin kritik bir sınavı olarak değerlendiriyor. Sivil aktivist Adnan Abul-iz, dış müdahalelere karşı ulusal entegrasyonun önemini vurguladı. “Suveyda, Dera ve Kuneytra, birliği eyleme dökmelidir. Merkez hükümetiyle bağları güçlendirmek ve dış manipülasyonu reddetmek, Suriye’nin bir bütün olarak kalmasını sağlamak için kilit öneme sahip olacaktır” dedi.