
Suriye sahilindeki son şiddet olaylarını araştırmakla görevli bağımsız ulusal komite, kamuoyu ilgisinin ve uluslararası tepkilerin arttığı bir ortamda çalışmalarına başladı. Eski Esed rejimi kalıntılarının terör kampanyasının ardından Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulan komitenin, 30 gün içinde bulgularını açıklaması bekleniyor.
Soruşturma İlerlemesi ve Gözaltılar
Komitenin çalışmaları, bazı gözaltıları da beraberinde getirdi. Genel Güvenlik Yönetimi (GGY), sivil hak ihlallerine karıştığı şüphesiyle birkaç kişiyi gözaltına aldı. Bunlar arasında, bir sahil köyünde yargısız infazlar gerçekleştiren iki adam da video kaydına alınmıştı. Savunma Bakanlığı (SSB) askeri polisi, sivillere saldıran iki kişiyi de gözaltına aldı. Olayla ilgili kişiler yargı organlarına sevk edildi.
ICAD platformu tarafından yapılan daha fazla soruşturma, eski Esed rejimi savaşçılarından oluşan bir ağın, son şiddet dalgasının arkasında olduğunu ortaya koydu. Rapor, eski bir milis komutanı olan Bassam Hüsam al-Din ve güvenlik güçlerine karşı silahlı saldırıları koordine eden Cafar Saad gibi kilit isimleri tanımladı. Saeed, bu yılın başlarında bir güvenlik operasyonunda öldürülmüştü, ancak kardeşi Hafez Saeed’in hala aktif olduğu ve sosyal medyada savaşçıları işe almak için propaganda yaptığı düşünülüyor.
Suriye SB, rejim kalıntılarına karşı yürütülen askeri operasyonların sona erdiğini doğruladı. Savunma Bakanlığı sözcüsü Albay Hasan Abdulğani, “Tüm hedeflerimize ulaştık, önemli tehditleri etkisiz hale getirdik ve bölgeyi güvence altına aldık” dedi. Güvenlik güçlerinin şimdi güvenliği sağlama ve daha fazla şiddeti engellemeye odaklanacağına dair teminat verdi.
Uluslararası ve İç Tepkiler
Birleşmiş Milletler’in soruşturmadaki rolü tartışma konusu olmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) heyetinin Lazkiye ve Tartus’u ziyaret ettiği görüldü, ancak BM Yerleşik Koordinatörü Adam Abdelmoula, organizasyonun herhangi bir gerçekleri araştırma misyonu göndermediğini reddetti. “BM, Suriye sahil bölgesinde soruşturma yapmak ya da incelemeler yapmak üzere herhangi bir misyon göndermedi,” dedi ve bu tür çabaların BM Güvenlik Konseyi ya da İnsan Hakları Konseyi’nden onay gerektirdiğini vurguladı.
Uluslararası hesap verebilirlik çağrıları ise giderek daha yüksek sesle yapılıyor. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, Şam’a, mağdurlar için adalet sağlaması çağrısında bulunurken, Avrupa Birliği (AB) de kapsamlı bir soruşturma yapılması gerektiğini vurgulayan bir açıklama yaptı. İnsan hakları grupları, Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) dahil, şiddet olaylarında 779 kişinin hayatını kaybettiğini, bunlardan en az 383’ünün Esed rejimi kalıntıları tarafından öldürüldüğünü bildirdi.
İçeride, komitenin kurulmasına yönelik tepkiler karışıktı. İnsan hakları aktivisti Muhammed Sabra, komitenin etkinliğinin, tüm taraflara erişim sağlama ve tarafsız bulgular sunma yeteneğine bağlı olacağını savundu. Siyasi araştırmacı Abdul Rahman al-Hacj, bu adımı memnuniyetle karşılayarak, bunun Suriye’nin hesap verebilirlik yaklaşımında “dönüm noktası” olduğunu belirtti. Ancak aktivist Yamen al-Hüseyin, komitenin kapsamını sınırlı buldu ve sadece son çatışmalarla sınırlı olmayan, daha geniş bir şiddet zaman dilimini araştırması gerektiğini savundu.
Gelecek Perspektifi
Soruşturma komitesinin sıkı bir zaman çizelgesine göre çalışmasıyla, önümüzdeki birkaç hafta, Suriye’nin sahil şiddetine nasıl bir yanıt vereceğini şekillendirecek kritik bir dönem olacak. Hükümet, şeffaflık ve adalet taahhütlerinde bulunsa da, halk somut eylemler bekliyor. Komitenin çalışmalarının başarısı ve hükümetin tavsiyelerini uygulama istekliliği, Suriye’nin gerçek hesap verebilirliğe doğru ilerleyip ilerlemeyeceğini veya daha fazla huzursuzlukla karşılaşıp karşılaşmayacağını belirleyecektir.