Şam Merkezli Analist ve Yazar
Nureddin El-Baba ile Röportaj

Yazar ve siyasi analist Nureddin El-Baba ile yaptığımız bu röportajda, İsrail’in gizli hedeflerine, Suriye’nin geçiş sürecindeki kırılganlığına ve olası dengeleme stratejilerine odaklanıyoruz. El-Baba, Şam’ın mevcut hamlelerine, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın rolüne değiniyor ve neden İsrail’in barışla değil, yalnızca hâkimiyetini güvence altına almakla ilgilendiğini – hem de yeni bir kılıfla – kendi görüşleriyle açıklıyor.
L24: Yeni Suriye yönetimi, Tel Aviv ile Ankara ya da diğer taraflar arasında çatışmaları önlemek adına Suriyelilerin üzerindeki yükü ne ölçüde hafifletebilir? Bu hedefe ulaşmanın yolu nedir?
Nureddin el-Baba: “Hiç şüphesiz, Suriye’deki yeni liderlik önceki rejimden çok zor bir miras devraldı. Bu mirasla başa çıkmak yıllar sürecek ve güçlü araçlar gerektirecek.
“En önemli zorluklardan biri, İsrail’in ihlalleri ve Suriye’ye yönelik düzenli saldırılarıdır. Bu saldırılar uzun süredir devam ediyor ve İsrail tarafında artık sıradan bir hale gelmiş durumda. Bu tür saldırılar yalnızca sloganlarla engellenemez; en üst düzeyde diplomatik ve siyasi adımlar gerektirir.
“Bu bağlamda atılan adımlar arasında, Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın çabaları ve Türkiye ile askeri ve güvenlik alanında, özellikle askeri üsler konusunu içeren stratejik anlaşmalar yapma yolundaki yüksek düzeyli koordinasyon yer alıyor. Aynı şekilde kardeş Suudi Arabistan Krallığı ile de üst düzey görüşmeler yapılıyor. Belki gelecekte Suudi askeri üsleri de Suriye’de ortaya çıkabilir – bu konu ciddi biçimde tartışılıyor.”

“Eğer yeni Suriye yönetimi, İsrail saldırıları ve agresyonundan korunacak, Suriye’nin egemenliğini koruyacak ve aynı zamanda Suriye halkını yeni bir savaştan uzak tutacak proaktif bir politika izlemek istiyorsa, bu yolu takip etmelidir.
“Ancak İsrail yönetimi sadece Suriye’ye değil, tüm Arap bölgesine karşı giderek daha saldırgan bir tavır sergiliyor ve bunu da Amerikan yönetiminin desteğine dayanarak yapıyor. Fakat ben inanıyorum ki bu saldırgan İsrail politikası, bölgede yeni bir gerilim dalgasına yol açacaktır ki bu bölgenin şu anda kesinlikle ihtiyaç duymadığı bir şeydir.”
L24: Ankara, normalleşme ya da barış gibi seviyelere ulaşmasa da, Benjamin Netanyahu ve hükümetini dizginleyebilecek kadar istikrarlı ilişkiler kurabilir mi?
Nureddin el-Baba: “Bence Netanyahu ve İsrail’i yöneten aşırı sağ yönetim böyle bir ilişki istemiyor. Aksine, daha da ileriye gitmek ve tırmandırmak istiyorlar. Bu saldırgan adımlar, Netanyahu’ya İsrail’deki karar mekanizmalarını kontrol eden sağ çevrelerde önemli bir popülarite kazandırıyor. Bu da onun siyasi ömrünü uzatmasına ve Gazze meselesindeki başarısızlıklarını, iç siyasetteki yolsuzluklarını örtmesine yardımcı oluyor.
“Bu nedenle Netanyahu’nun amacı normalleşmeye dayalı ilişkiler kurmak değil. O, Suriye de dahil olmak üzere tüm Arap ülkelerinin zayıf ve bağımlı kalmasını, İsrail’in Arap coğrafyasında üstünlük kurmasını istiyor. Bu sadece Suriye’yle ilgili değil.
“Bence Netanyahu’nun, bugün İsrail’de iktidarda olan bazı sağcılar da dahil olmak üzere birçok siyasi kesim tarafından eleştirilen bu saldırgan politikaları, her şeyi yok ediyor. Sadece normalleşme ihtimalini değil, barış içinde bir arada yaşama fikrini de.
“Aksine, bu politikalar saldırganlığı sürdürmeye, durumu daha da patlatmaya ve İsrail hükümetlerinin Arap dünyasıyla normalleşme çerçevesinde bugüne dek elde ettiği tüm siyasi kazanımları baltalamaya devam ediyor.
“Bu nedenle Netanyahu, bugün İsrail içinde elde edilen kazanımları da riske atıyor. Bu riskli politika, kaçınılmaz olarak hem İsrail’in dış güvenliği—yani komşu Arap ülkeleri—hem de özellikle işgal altındaki Filistin toprakları meselesinde iç istikrar açısından olumsuz sonuçlar doğuracaktır.”
L24: İsrail neden Dera vilayetini vuruyor?
Nureddin el-Baba: “Dera’nın İsrail sınırına yakınlığı, bölgede çok sayıda askeri üssün bulunması, Ürdün ve Lübnan ile bağlantısı, Suriye’nin başkenti Şam’a olan yakınlığı ve Süveyda ile İsrail arasındaki yol üzerinde bulunması gibi unsurlar, Dera’yı İsrail için cazip bir hedef haline getiriyor. Özellikle de İsrail’in güney Suriye’deki Dürzi kartını tekrar tekrar oynamaya çalıştığını düşünürsek.
“Tüm bu faktörler, Dera’yı İsrail için stratejik tepeler ve hakim noktalar üzerinde kontrol kurmak veya saldırgan operasyonlar yürütmek (buna kara operasyonları, tutuklamalar, eski rejime ait olup şu anda yeni Suriye Savunma Bakanlığı’nın kontrolü altındaki askeri tesislere yönelik baskınlar da dahil) gibi amaçlarla tercih edilen bir hedef haline getiriyor. Amaç, ülkenin kalan askeri kabiliyetlerini yok etmek ve zayıflatmak.”

‘Geçmişte İsrail Suriye’ye saldırdığında, medyada hep şu soru sorulurdu: “Suriye ne zaman karşılık verecek?” Şimdi ise başka bir soru gündeme geliyor: İsrail yeni Suriye hükümetinin tepkisini mi test ediyor—karşılık verecek mi vermeyecek mi?’
‘Bugün Suriye olağanüstü bir dönemden geçiyor. Tarihinin en zayıf dönemlerinden birinde. Ülke bir yıkım sürecinden geçiyor ve yeniden inşa henüz tamamlanmış değil. Bu durum, İsrail için sahada askeri faaliyetlerini genişletmek adına oldukça elverişli bir zaman dilimi oluşturuyor. Ayrıca yeni Suriye hükümetinin, onlarca yıldır biriken iç ve dış birçok sorunla uğraşması gerekiyor. Bunlar arasında İsrail’in ihlalleri ve tekrar eden saldırılar da var.’
L24: Daha önce İsrail’in Kuneytra ve Dera bölgesine yönelik saldırılarını ve işgalini bir tür ‘askeri eşkıyalık’ olarak tanımlamıştınız. Bu sadece bu anlamda mı, yoksa başka hedefler de var mı?
Nureddin el-Baba: ‘İsrail gerçekten daha fazla Suriye toprağı koparmak istiyor. Bunu Kuneytra ve Hermon Dağı’nda zaten yaptı. Suriye’nin geçirdiği bu hassas dönemi fırsat bilerek daha fazla toprağı ele geçirmek istiyor.
İsrail’in hedefi sadece sınırlarını korumak ve Suriye Savunma Bakanlığı ya da başka yapılardan gelebilecek olası askeri tehditleri etkisiz hale getirmek değil. Toprak genişletme ve yeni yerleşim projeleri inşa etme hedefi var.
Mevcut İsrail hükümetinin körüklediği bazı dini hayaller de var, ve Netanyahu’nun siyasi meseleleri, mahkeme süreçlerini ve yolsuzluk suçlamalarını ötelemek için ‘ileriye doğru koşma’ arzusu var. Bu nedenle onu sürekli bir cepheden diğerine, bir krizden ötekine atladığını görüyoruz. Çünkü bölgede gerginliği tırmandırmak, iktidarda kalmasına ve Gazze ya da Batı Şeria’daki askeri başarısızlıklar da dahil olmak üzere yolsuzluklardan ve başarısızlıklardan kaçmasına olanak tanıyor.’
L24: Bu durumda Şam’ın ne gibi seçenekleri var?
Nureddin el-Baba: ‘Şam önceliklerini oldukça net bir şekilde belirledi. Birincisi, İsrail’in Suriye gerçekliğine sızmak için kullandığı iç sorunları çözmek. İkincisi ise bölgesel Arap çevresiyle, özellikle kardeş ülkelerle, güçlü ve yakın ilişkiler kurmak.
Bölgesel bir aktör olan Türkiye ile stratejik savunma anlaşmaları için müzakereler başladı bile. Ayrıca Suudi Arabistan’ın da yakında askeri güçlerini Suriye topraklarına konuşlandıracağını tahmin ediyorum.
Önceki rejim tarafından yıkıma uğratılan Suriye askeri ve güvenlik yapılarının yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra, hizmetlerin ve ekonominin geliştirilmesi şart; çünkü İsrail Suriye’ye ekonomi ve toplumsal ihtiyaçlar üzerinden sızıyor, ülkenin güneyindeki bazı toplulukları çekerek bir tampon bölge oluşturmak ve onları Şam’daki merkezi hükümetten ayrıştırarak İsrail’in çıkarlarına hizmet edecek özerk bir yapı kurmak istiyor.’
L24: İsrailliler şöyle diyor: “Suriye’yi işgal etmek veya ele geçirmek istemiyoruz, sadece küçük kara operasyonları yapıp geri dönüyoruz.” İsrail’in eylemlerine baktığınızda, bazı bölgeleri ele geçirme ya da kalıcılaşma riski görüyor musunuz?
Nureddin el-Baba: ‘İsrail’in yaptığı çoğu saldırı, yeni bir gerçeklik dayatmaya yönelik. Bu gerçeklik iki ana bileşene dayanıyor:
Birincisi, Hermon Dağı örneğinde olduğu gibi stratejik açıdan önemli bölgeleri işgal etmek. Bu tür yüksek yerler, Suriye-Lübnan sınırını ve bazen Ürdün sınırını dahi kontrol etme imkânı sağlıyor.’”

L24: İsrailliler ayrıca eylemlerinin Suriye’deki Druzileri korumakla ilgili olduğunu iddia ediyorlar. Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? İsrail’in eylemleri ile Suriye’deki Druziler hakkında daha önce söyledikleriniz arasında bir bağlantı var mı?
Nureddin el-Baba: “İsrail’in Suriye’deki stratejik hedefi, Suriye’nin gelecekte kendisine tehdit oluşturabilecek herhangi bir askeri kapasiteye sahip olmasını engellemektir. Bu hedefe ulaşmak için İsrail, güney Suriye’deki Dürzileri de dahil olmak üzere çeşitli kartlar oynamaktadır, bu kaynağı ya kullanmaya ya da tükenmeye zorlamaya çalışmaktadır.
“İsrail’in Dürzilere verdiği destek, izolasyonist ya da hatta ayrılıkçı bir yapı kurmaya yönelik değil, esas olarak Suriye’nin kendisini tehdit edebilecek stratejik askeri kapasitelere sahip olmasını engellemeye yönelik bir araçtır. Aynı zamanda güney Suriye’de, İsrail’in güvenliğini sağlayacak bir tampon bölge oluşturmayı hedeflemektedir.”
L24: Şu anda Suriye hükümetinin alması gereken ancak almadığı herhangi bir adım var mı?
Nureddin el-Baba: “Bence mevcut Suriye hükümeti, aynı anda her yönde hareket etme yeteneğini ciddi şekilde sınırlayan birçok zorluk ve sorunla karşı karşıyadır. Ancak, iç istikrara odaklanmak, iç sorunları çözmek ve bölgesel anahtar oyuncularla. Öncelikle Türkiye ve Suudi Arabistan ile stratejik anlaşmalar yapmak, İsrail’in saldırılarını caydırabilir.”