
Yolsuzluk ve Kayırmacılıkla İnşa Edilen Bir Sistem
Aralık 2024’te, Esed ülkeyi terk ettiğinde geride derinlemesine yerleşmiş bir ekonomik kayırmacılık sistemi bıraktı. Onun gidişiyle birlikte, yönetimden en çok faydalanan iş insanlarının servetlerine yönelik geniş çaplı bir soruşturma başlatıldı. Bunlar arasında inşaattan telekomünikasyona, ilaçtan havacılığa kadar neredeyse her sektörde etkisi olan Samer Foz ve Muhammed Hamşo gibi isimler yer alıyor.
Her iki iş insanı da, Esed’in savaş çabalarına finansal destek sağladıkları gerekçesiyle ABD ve AB tarafından yaptırımlara tabi tutulmuştu. Şimdi ise, Suriye’nin yeni cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın liderliğinde oluşturulan özel bir komite, bu isimlerin mal varlıklarını, yatırımlarını ve finansal ilişkilerini incelemeye aldı.
Rejimin çöküşünü izleyen günlerde, geçici hükümet Esad yanlılarının banka hesaplarını ve şirket faaliyetlerini dondurdu. Ticaret Bakanı Mahir Halil Hasan, Şubat başında Reuters’a verdiği demeçte, “İşçilerin çalışmaya ve piyasaya mal tedarik etmeye devam etmesine izin veriyoruz, ancak para hareketlerini şu an için durdurduk,” dedi. Ancak malvarlığı dondurmalarının ötesinde, komite bu imparatorlukların nasıl işlediğini ve sorumluların hukuki yaptırımlarla karşılaşıp karşılaşmaması gerektiğini araştırıyor.
Suriye Havayolları Örneği: Özelleştirme Gibi Gözüken Soygun
Rejimin ekonomik yolsuzluğunu en iyi özetleyen vakalardan biri, Suriye Havayolları’nın karanlık bir özel şirkete satış girişimi. Eski genel müdür Ubeyde Cibril’e göre, kendisi ve bazı yöneticiler, bu satışa onay vermeyi reddettikleri için görevden alındı. Bu satış, ulusal havayolu şirketinin değerinin çok altında elden çıkarılmasını amaçlıyordu.
2022’de 100 milyon Suriye lirası (o dönemde yaklaşık 7.000 $) sermayeyle kurulan İlluma adlı şirket, havacılık sektörünü modernize edeceği iddiasıyla tanıtıldı. Resmi olarak bir Birleşik Arap Emirlikleri yatırımı gibi sunulan İlluma’nın, aslında hiçbir gerçek yatırım desteği bulunmadığı ortaya çıktı. Cibril ve ekibi, şirketin Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki Ekonomik Ofis ile bağlantılı isimler tarafından kontrol edildiğini belirledi.
Bu gibi örnekler, Suriye’nin yeniden inşasında karşı karşıya kalınan derin yapısal sorunları gözler önüne seriyor. Yeni yönetimin, sadece varlıkları dondurmakla kalmayıp, gerçek bir hesaplaşma ve adalet süreci başlatıp başlatamayacağı ise önümüzdeki aylarda netleşecek.

“Bakan bana açıkça ‘Tartışmanıza gerek yok. Sizden uygulamanız isteniyor’ dedi”
Şubat ayında Syria TV’ye konuşan Cibril, bu sözlerle rejimin baskıcı yöntemlerini anlattı. İtiraz etmesi üzerine görevden alınan Cibril’in yanı sıra, anlaşmanın yasal olup olmadığına dair soru işaretleri dile getiren yönetim kurulu üyeleri de tasfiye edildi. Cibril’in ayrılmasından sonra imzalanan sözleşme, rejimle bağlantılı yatırımcıların eline on milyonlarca dolar aktarırken, Syrian Airlines’ın operasyonel kontrolünü büyük ölçüde kaybetmesine yol açacaktı.
Esed rejiminin çöküşüyle birlikte İlluma’nın sahipleri ortadan kayboldu ve havayolundan özel hesaplara yönlendirilen yaklaşık 50 milyon dolar da onlarla birlikte buharlaştı. Bu vaka, eski rejim dönemindeki ekonomik kararların nasıl alındığını ve asıl kâr edenlerin kimler olduğunu ortaya çıkarmaya çalışan soruşturmacılar için odak noktası haline geldi. Bu sistemin merkezinde ise, Esed’in iktidarı boyunca neredeyse tüm büyük finansal kararlara damga vuran tek bir isim vardı.
Esed’in Ekonomik Mimarı
Rejimin finansal operasyonlarının somutlaşmış hali sayılabilecek tek kişi Yasir İbrahim’di. 42 yaşındaki bu iş adamı, sadece bir ekonomik danışmandan ibaret değildi; Esed’in mali varlığını sürdürme stratejisinin mimarıydı. Şirket ağları ve kukla organizasyonlar üzerinden, uluslararası yaptırımlara rağmen rejimin fonlara erişmesini sağlayan anlaşmalara aracılık etti.
İbrahim’in kontrolü altındaki onlarca şirket, telekomünikasyondan turizme kadar çeşitli sektörlere yayılıyordu. Bu şirketlerin birçoğu Lübnan ve Cayman Adaları gibi offshore vergi cennetlerinde kayıtlıydı. 2021’de ABD Hazine Bakanlığı, İbrahim’i “Suriyeliler gıda ve ilaç kıtlığından ölürken, Esed’i zengin etmek için iş imparatorluğunu kullanmakla” suçlayarak yaptırım uygulamıştı.
Yine de bu yaptırımlara rağmen, Cham Wings Suriye’deki baskın özel havayolu şirketi olarak kaldı ve potansiyel rakiplerini hukuki ve mali baskılar yoluyla saf dışı bıraktı. 2007 ile 2020 arasında dokuz özel havacılık şirketine lisans verildi, ancak yalnızca biri, Fly Damas, kısa bir süre faaliyette bulunabildi; ardından kapatıldı ve sahibi şüpheli suçlamalarla yargılandı.
Soruşturmacılar şimdi Cham Wings’in kara para aklama ve silah kaçakçılığındaki rolünün, Esed hükümetinin en üst düzeylerinde koordine edilip edilmediğini inceliyor. Havayolunun varlıkları hâlâ yerinde dururken, yeni sahiplik altında yeniden yapılandırılabileceğine dair spekülasyonlar var. Ancak, geçmişteki faaliyetlere karışanların hesap verip vermeyeceği hâlâ belirsizliğini koruyor.
İleriye Giden Yol: Hesap Verebilirlik mi Uzlaşma mı?
Suriye hükümeti ilerlemeye çalışırken, yolsuzluğa bulaşmış figürleri hesap vermeye zorlamak ile ekonomik istikrarı sağlamak arasında hassas bir denge kurmak zorunda. Bazı analistler, önceki rejimle bağlantılı iş insanlarına yönelik sert bir baskının, özellikle temel ürünlerde arz sıkıntılarına yol açabileceği konusunda uyarıyor. Diğerleri ise, ekonomik suçlardan sorumlu olanların yargılanmamasının, yeni yönetime olan halk güvenini zedeleyeceğini savunuyor.
“Adaleti mümkün olduğunca sağlamak için yavaş ilerlemeli, komitelerle ve soruşturmalarla çalışmalıyız,” diyor ekonomik politikaları denetleyen bir hükümet yetkilisi olan Ayman Hamouieh. “Eğer bu iş insanlarını bir plan olmadan aniden ortadan kaldırırsanız, ekonomi çöker.”
Öte yandan, avukat Edwar Hashweh gibi isimler, hesap verebilirliğin öncelikli olması gerektiğinde ısrarcı. “Esed döneminde kendini zenginleştiren bireylere uygulanan yaptırımlar devam etmeli,” diyor The Media Line’a. “Ancak, rejimin artık gitmiş olması nedeniyle, ülke geneline yönelik geniş yaptırımlar kaldırılmalı.”
Esed’in ekonomik ağına yönelik yürütülen soruşturmalar, Suriye’nin geleceği açısından kritik bir sınav teşkil ediyor. Ülkenin sistematik yolsuzluk yıllarından kurtulup kurtulamayacağı, yalnızca eski güç yapılarını ortadan kaldırmaya değil, aynı zamanda yeni ekonomik lider neslinin geçmişte yapılan hataları tekrarlamamasını sağlamaya da bağlı.