Orta Doğu’da artan gerginlikler, İran’ın Suriye’deki rolünü önemli bir güç olarak ön plana çıkarıyor. Biden yönetimi ve İsrail, İran ile müttefiklerine yönelik askeri operasyonları bir dönüm noktası olarak değerlendirse de, İran’ın Suriye’deki etkisinin derinliği bu durumu sorgulatıyor. Milyonlarca Filistinli ve Suriyelinin taleplerini kapsayan geniş çaplı bir siyasi çözüm olmadığı sürece, elde edilen askeri başarıların geçici kalacağı ve İran’ın bölge üzerindeki etkisinin devam edeceği düşünülüyor.
Stratejik Ve Uluslar Arası Çalışmalar Merkezi (SUÇM) uzmanı Natasha Hall’ın son raporuna göre, İran ve müttefiki Hizbullah, yaşadıkları taktiksel kayıplara rağmen, Akdeniz’den İran sınırına kadar geniş bir bölgede hâlâ güçlü bir etkiye sahip. 2011’deki Suriye iç savaşının başından bu yana çatışmanın içinde olan Hizbullah, kısa vadeli kayıplara rağmen toparlanma becerisini defalarca kanıtladı. ABD ve İsrail’in düzenlediği hava saldırıları ve askeri operasyonlar, İran ve Hizbullah’ın Suriye’deki stratejik üstünlüğünü kalıcı olarak değiştiremedi.
Batı ülkeleri çatışmaları hızlıca çözme eğilimindeyken, İran ve Hizbullah uzun vadeli bir yaklaşım benimseyerek sabırlı bir şekilde hareket ediyor. Bu strateji, onları Suriye, Irak ve Yemen gibi çatışmaların devam ettiği bölgelerde kalıcı bir güç haline getirdi. Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah’ın suikastı gibi büyük kayıplar yaşamasına rağmen, tarihsel olarak kaos ve handikaplardan faydalanmayı başardı.
İran’ın Esad rejimine desteği, rejimin ayakta kalmasında kritik bir rol oynadı. Ancak bu müdahale, İran’ın uluslararası imajına ve operasyonel güvenliğine zarar verdi. İran’ın Suriye’deki faaliyetleri, istihbarat toplama faaliyetlerini artırırken, İran’a ait askeri üsler ve silah tesisleri sık sık hedef alındı.
Yine de İran’ın Suriye üzerindeki etkisi genişlemeye devam ediyor. Hizbullah, Şam çevresindeki bölgelerde toprakları kontrol ediyor ve kurtarılmış bölgeleri kuşatma altında tutuyor. İran’ın vekil güçleri ise Şam’ın doğusunda önemli bölgelerde hâkimiyet kurmuş durumda ve bu durum Tahran’ın Suriye’nin siyasi ve askeri yapısına daha da nüfuz etmesini sağlıyor.
Hizbullah’ın Suriye’deki savaşa katılması, kamuoyu algısında önemli değişikliklere neden oldu. Bir zamanlar İsrail’e karşı direnişin sembolü olarak görülen Hizbullah, Suriye’deki eylemleriyle imajını büyük ölçüde zedeledi. Sünnilere yönelik katliamlar ve baskılar, örgütün Arap dünyasındaki saygınlığını kaybetmesine yol açtı.
Uluslararası toplumun bu gelişmelere karşı tepkisiz kalması, İran’ın bölgede rahat hareket etmesine olanak tanıyor. Devrimin bir zamanlar güçlü olduğu Dera gibi yerlerde bile Hizbullah, savaşın harap ettiği topluluklardan savaşçı devşirmeyi başardı.
İran’ın Suriye’deki varlığı, bölgedeki çatışmaların geleceğine dair önemli sinyaller veriyor. İsrail ve ABD kısa vadeli askeri başarılarla uğraşırken, İran uzun vadeli bir strateji takip ediyor. Hizbullah’ın yerel halktan savaşçı devşirmesi ve İran’ın milis güçlerini askeri olarak kullanması, bu uzun vadeli stratejinin temel taşlarını oluşturuyor.
İran’ın Suriye üzerindeki etkisi, bölgedeki çatışmaların karmaşıklığını gösteriyor. Askeri zaferler kısa vadeli kazançlar sağlasa da, İran ve Hizbullah’ın uzun vadeli stratejisi, bölgenin geleceğini şekillendirmeye devam edecek gibi görünüyor.