Uluslararası yargı organları, insan hakları kuruluşları ve Birleşmiş Milletler, Suriye’nin, özellikle Beşar Esad rejiminin kontrolündeki bölgelerin, mültecilerin geri dönüşü için sürekli olarak güvensiz olduğunu bildirmiştir. Bazı Avrupa ülkelerinde repatriasyon(ülkesine geri gönderilme) yönünde siyasi baskılara rağmen, uzmanlar ve aktivistler, devam eden çatışmalar ve insan hakları ihlallerinin bu tür çabaları tehlikeli hale getirdiğini vurgulamaktadır.
Suriye Ulusal Koalisyonu (SNC) Başkanı Hadi el-Bahra, Suriye’nin mültecilerin gönüllü dönüşü için güvenli olmayacağını, sağlam hesap verebilirlik mekanizmaları oluşturulana kadar bunun değişmeyeceğini belirtti. El-Bahra, rejimin sürekli olarak işlediği savaş suçlarının, Suriye nüfusunun yarısından fazlasının yerinden edilmesinin başlıca nedeni olduğunu ifade etti. “Esad rejimi ve destekçilerinin sivil yerleşim yerlerine, tarım alanlarına ve tesislere yoğun topçu atışlarıyla saldırması, gerilimi artırma konusundaki ısrarlarını gösteriyor ve yüz binlerce yaşamı tehlikeye atarak yeni yerinden edilme dalgalarını körüklüyor” dedi.
Suriye Sivil Savunma (Beyaz Baretliler) ise, Esad güçlerinin devam eden askeri operasyonları nedeniyle kuzeybatı Suriye’de potansiyel bir insani felaket uyarısında bulundu. “Devam eden tırmanış, Esad rejimi, Rusya ve müttefiklerinin uluslararası ve insani yasaları hiçe sayarak Suriyelilere karşı savaş yürüttüğünü kanıtlıyor” diyerek, sivil kayıpların önlenmesi ve sorumluların hesap vermesi için acil uluslararası müdahale çağrısında bulundular.
İnsan hakları gözlemcileri de bu endişeleri dile getirerek, geri dönenleri bekleyen gözaltılar, ortadan kaybolmalar ve işkence gibi tehlikeleri vurguladı. Suriye İnsan Hakları Ağı (SİHÖ), Eylül ile Ekim sonu arasında Lübnan’dan geri dönen Suriyelilerin en az 26’sının gözaltına alındığını, bir tutuklunun ise işkence altında öldüğünün doğrulandığını bildirdi. İnsan Hakları İzleme Örgütü de benzer vakaları belgelendirerek, rejim kontrolündeki alanlara yeniden entegrasyon çabası içindeki kişilerin bile ihlallere maruz kaldığını vurguladı.
Repatriasyon baskısı, özellikle sağ eğilimli hükümetlerin güvenlik ve göçü azaltma gayretinin öne çıkmasıyla Avrupa’da artış gösterdi. Avusturya, İtalya ve diğer ülkeler, Suriye’nin bazı bölgelerini “güvenli” olarak ilan etme yollarını araştırıyor, ancak Avrupa Adalet Divanı’nın, tüm ülke genelinde güvenliğin sağlandığına dair kapsamlı kanıt olmadan böyle bir ilanı engelleyen kararına rağmen bu girişimlerde bulunuyorlar.
İhlalleri belgelerle kayıt altına alan insan hakları savunucusu Laila, yetişkin erkeklerin maruz kaldığı keyfi gözaltı ve zorla askerlik gibi riskleri işaret ederek, dönüşün tehlikeli olduğunu belirtti. “Birçok bölgede yaşam yok denecek kadar az,” diyerek temel hizmetler ve iş fırsatlarının çok az olduğunu vurguladı.
Bu bağlamda, İnsan Hakları İzleme Örgütü (İHİÖ) uzmanı Hiba Zayadin, zorla geri gönderim uygulamasının uluslararası standartları ihlal ettiğini savunarak, “Suriye, mültecilerin dönüşü için hala güvenli değil” dedi ve Avrupa ülkelerinin, mültecilere zulmedilebilecek veya işkenceye maruz kalabilecekleri yerlere geri gönderme yasağını içeren uluslararası yasalara uyması gerektiğini belirtti.
Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi kuruluşların desteğiyle, ev sahibi ülkeleri Suriyeli mültecileri korumaya ve onları tehlikeli koşullara geri gönderecek her türlü eylemden kaçınmaya çağırmaya devam etmektedir. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden gelen raporlar, geri dönen Suriyelilerin potansiyel gözaltı, taciz ve temel hizmet eksikliği gibi sorunlarla karşılaşacağını, bu durumun da tehlikeli ve istikrarsız bir ortam yarattığını vurgulamaktadır.
Uluslararası konsensüs, mültecilere sürdürülebilir destek sağlanması ve Esad rejimi üzerindeki insan hakları ihlallerinin sona erdirilmesi için baskı yapılması gerektiğinin altını çizmektedir.
Bu koşullar sağlanana kadar, uzmanlar, Suriye’nin büyük ölçekli repatriasyon için hala çok güvensiz olduğunu kabul etmektedir.