
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik yaklaşımını yineleyerek, terörizmle mücadeleye, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına, siyasi sürecin ilerletilmesine ve Suriyeli mültecilerin güvenli dönüşünün sağlanmasına olan bağlılıklarını vurguladı. Bakan Fidan’ın açıklamaları, Türkiye’nin Şam ile ilişkilerindeki evrilen durumu ve ABD, Rusya, İran gibi bölgesel ve uluslararası aktörlerin rollerine dair devam eden tartışmaların ortasında yapıldı.
21 Kasım’da gazetecilere açıklama yapan Dışişleri Bakanı, Esad rejiminin devrimci güçlerle yapıcı bir şekilde diyalog kurmaya veya yakınlaşma görüşmelerindeki anahtar meseleleri ele almaya istekli olup olmadığı konusunda şüphelerini dile getirdi. “Açıkçası, Esad bazı konuları tartışmaya hazırlıklı ya da açık görünmüyor, özellikle bu aşamada,” dedi. Hakan Fidan, Türkiye’nin Şam ile diyalog için herhangi bir önkoşul koymadığını ancak krizin çözülmesinin, rejim ile devrim arasında pratik adımların atılmasını gerektirdiğini vurguladı.
Türkiye’nin rejim değişikliği veya toprak işgali hedeflemediğini yineleyen Fidan, Türkiye’nin, Rusya ve İran ile birlikte eş başkanlık yaptığı Astana sürecinin, Suriye’de ateşkesi sürdürme ve şiddeti azaltma konusunda büyük önem taşıdığını belirtti.
Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin PKK ve onun Suriye kolu olan YPG’ye karşı tavizsiz duruşunu yineleyerek, bu grupların Kuzeydoğu Suriye’de özerklik kurma girişimlerini engelleme kararlılıklarını dile getirdi. YPG/PKK’nın Türkiye’ye yönelik Suriye’den düzenlediği terör saldırılarına değinen Fidan, “Ayrılıkçı terör örgütüyle mücadele, tavizsiz bir şekilde devam edecektir,” dedi ve Türkiye’nin bu grupların özerklik kurma çabalarını engellemedeki başarısını vurguladı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu görüşleri yineleyerek, kuzeydoğu bölgesini “işgal edilmiş” olarak tanımladı ve bölgenin hem Türkiye hem de Suriye için stratejik önemini vurguladı.
Türkiye-ABD ilişkileri, Washington’un YPG’ye verdiği destek nedeniyle gerilimli kalmaya devam ediyor. Fidan, bu ortaklığın sürdürülebilir olmadığını belirterek, ABD’nin YPG’ye verdiği desteğin Türkiye’nin stratejik ittifaklarını zayıflattığını ve güvenlik kaygılarını artırdığını ifade etti. “Washington, Türkiye’nin Suriye’deki YPG/PKK terör örgütü varlığına karşı ne kadar ciddi olduğunu iyi biliyor,” dedi ve ABD’nin bu gruplara verdiği desteğin Türkiye için stratejik zorluklar yarattığını belirtti.
Fidan, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ikinci döneminin sonuçları hakkında da spekülasyon yaparak, Trump’ın daha önce ABD güçlerini Suriye’den çekme çabalarının, ABD hükümetindeki iç karşıtlıklar nedeniyle engellendiğini belirtti. Yeni yönetimle birlikte ABD’nin Suriye’deki PKK bağlantılı gruplara desteğini çekmeyi gözden geçirebileceğini ümit ettiğini söyledi.
Rusya’nın, Türkiye-Esad yakınlaşmasına karşı nötr bir tutum sergilediğini ancak Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığının sonlandırılmasını talep ettiğini belirten Fidan, Moskova’nın Türkiye’yi “işgalci devlet” olarak tanımladığını ifade etti. İran ise, Türkiye-Esad arasındaki farkların barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini savunmuş ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesinin önemini vurgulamıştır.
Bu karmaşık duruma rağmen, Astana çerçevesinde Rusya ve İran ile devam eden iş birliğinin bölgeyi istikrara kavuşturmak ve sürdürülebilir bir ateşkes için yeni mekanizmalar geliştirmek adına gerekli olduğu ifade edilmiştir. Türkiye, sınırlarında yaşayan milyonlarca Suriyeli mültecinin güvenli ve gönüllü geri dönüşünü sağlamak konusunda kararlı olmaya devam etmektedir. Fidan, mülteci krizinin çözülmesinin, siyasi süreçte ilerleme kaydedilmesi, yönetişim reformları ve Suriye’de daha geniş bir istikrarın sağlanmasıyla mümkün olacağına dikkat çekti.
Türkiye’nin Suriye politikasının, ulusal güvenlik kaygıları ile bölgesel ve uluslararası paydaşlarla diplomatik ilişkiler kurma arasında hassas bir dengeyi yansıttığı belirtiliyor. Ankara Şam, Washington, Moskova ve Tahran ile olan ilişkilerini optimum düzeyde tutarken, Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğü, Orta Doğu’nun geniş jeopolitik manzarasıylada derinden bağlantılı kalmaya çalışıyor. Fidan, “Çözümler aramaya devam ediyoruz,” diyerek, “Diplomatik ve yapıcı yaklaşımlar bir çözüm getirmezse, o zaman uygun zaman geldiğinde başka adımlar atmayı düşünebiliriz,” dedi.