
Suriye devrimci güçlerinin sürdürdüğü “Saldırıyı Caydırma” kampanyası, Halep ve İdlib illerinde devam eden şiddetli çatışmalarla birlikte, kuzey Suriye’deki dinamikleri önemli ölçüde değiştirmiştir. Başlangıçta Esad rejiminin sivillere yönelik saldırılarına bir yanıt olarak başlatılan bu taarruz, rejim güçlerinin geri çekilmesiyle birlikte genişlemiş ve uluslararası aktörler ile analistlerden farklı tepkiler almıştır.
Kremlin, kampanyayı kınayarak bunu “Suriye’nin egemenliğinin ihlali” olarak nitelendirdi. Rusya Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Dmitry Peskov, Moskova’nın Esad’a desteğini yineleyerek rejimi “anayasal düzeni hızlı bir şekilde yeniden sağlamaya” çağırdı. Peskov, bir basın toplantısında, “Suriye otoritelerini mümkün olan en kısa sürede kontrol sağlamaya çağırıyoruz” dedi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zakharova, Batılı güçleri, özellikle de ABD ve Birleşik Krallık’ı Suriye’de kaos yaratmakla suçladı. Bu güçlerin “silahlı ve terörist gruplara” yardımcı olduğunu iddia eden Zakharova, ABD askeri varlığını ise “Suriye’nin zenginliklerini çalan suçlu militan grupları” olarak tanımladı. Zakharova, Rusya’nın “tamamen Esad’ı desteklediğini” ekledi.
Ancak Rus analistler, Esad’ın askeri yetenekleri konusunda endişelerini dile getirdi. Orta Doğu Enstitüsü’nde (ODE) görevli olmayan bir araştırmacı olan Anton Mardasov, “Bu, Esad’a gerçek yeteneklerini hatırlatmalı; zira onun gücü yalnızca Rusya, İran ve Hizbullah sayesinde ayakta kalıyor ki bunlar da şu anda kendi zorluklarıyla meşguller” dedi. Mardasov, Esad’ın ordusunun modern savaş için hazırlıksız olduğunu ve savaş hazırlığı yerine ticaret ve vergiye daha fazla odaklandığını belirtti.
Mardasov, devrimci güçlerin ilerlemelerinin Rusya’nın itibarına zarar verebileceği uyarısında bulundu. Moskova’nın Wagner Grubu’nun halefine dönüşecek Afrika Kolordusu’nu konuşlandırabileceğini öne sürdü, ancak böyle bir eylemin gerçekleşmesinin zaman alacağını vurguladı.
Çatışma bölgesiyle sınırı olan Türkiye, İdlib ve çevresinde istikrara yönelik taahhüdünü yineledi. Türk Dışişleri Bakanlığı, sınırın yakınında sakinliği sağlama hedefinin Ankara için öncelik olduğunu vurgulayarak, son rejim saldırılarını Astana anlaşmalarını zayıflatan eylemler olarak eleştirdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Halep’teki çatışmalara dahil olmadığını ancak “gerekli önlemleri” aldığını belirtti. Türkiye’nin yeni bir göç dalgasını tetikleyecek eylemlerden kaçınacağını vurguladı ve ABD’yi Suriye’deki “teröristlere” destek vermekle eleştirerek, ABD desteği olmadan bu grupların üç gün içinde ortadan kaldırılacağını uyardı.
“İdlib ve bitişik bölgelerde sakinliği sağlamak kritik öneme sahiptir,” diyen bakanlık, Rus ve rejim saldırılarının istikrarı tehdit ettiğine ve gerilimi artırdığına dikkat çekti. Ankara, Tel Rifat ve Menbic’deki terörist grupların bu istikrarsızlığı sivillere ve Türk güçlerine saldırmak için kullandığını vurguladı.
Türk Dışişleri Bakanlığı, “Saldırıyı Caydırma” operasyonuna verdiği desteği, kuzey Suriye’de terörist varlığını sona erdirme yönündeki yerine getirilmemiş anlaşmalarla ilgili endişelerine bağladı. “Suriye’nin toprak birliğine ve terörle mücadeleye olan bağlılığımız sarsılmazdır,” ifadeleriyle bakanlık açıklamasını sonlandırdı.
Afganistan İslam Emirliği Sözcüsü Zabiullah Mujahid, son gelişmeler hakkında yaptığı açıklamada, Emirliğin genel olarak Müslümanları ve “özellikle Suriyelileri, Halep’in kurtarılması” nedeniyle kutladığını belirtti ve “Bu zafer nedeniyle ümmeti tebrik ediyoruz ve Allah’a samimiyet, safların birliği, tevazu, affetme ve insanlara merhamet, her Müslüman zaferinin temeli olmaya devam edecektir” dedi.
Devrimci güçler, ilerleme kaydettikçe, Esad rejimi içinde çatlaklar olduğu yönünde raporlar geliyor. Türk haber ajansı Anadolu’ya göre, rejime yakın bazı bireylerin Halep’ten Şam’a kaçtığı iddia ediliyor. Onaylanmamış raporlar, Esad’ın kendisinin Moskova’ya kaçmış olabileceğini öne sürerken, Halab Today kanalı bu iddiayı isimsiz kaynaklara dayandırdı.
New Lines Institute for Strategy and Policy analisti Nick Heras, devrimci güçlerin rejim ordusuna kıyasla daha iyi bir konumda göründüğünü, hatta Rus desteği olsa bile durumun böyle olduğunu belirtti. Heras, “Bu, Esad’ı endişelendirmeli; zira askerleri zor durumda ve giderek daha etkisiz hale geliyorlar” dedi.
Askeri Operasyonlar Komutanlığı (AOK) tarafından yürütülen Saldırıyı Caydırma harekatı, ivme kazanmaya devam ediyor. Devrimci savaşçılar, Serakip şehri de dahil olmak üzere, Suriye’nin ikinci büyük şehri Halep’in çoğunluğunu kurtardı. Bu kazanımlar, rejimin, Rus hava gücü ve İranlı milislerden bağımsız olarak kontrolü sürdürme yeteneğinin azaldığını gözler önüne seriyor.
Saldırıyı Caydırma Harekatı, Esad rejiminin kırılganlığını ve Rusya ile İran desteğinin sınırlarını açığa çıkardı. Analistler, Moskova’nın nihayetinde müdahalesini artırabileceğini, ancak lojistik zorluklar ve itibar riski gibi durumların bu tür hareketleri karmaşık hale getirdiğini belirtiyor.
Bu arada, Türkiye, sınırını korumaya ve daha fazla istikrarsızlaşmayı önlemeye odaklanıyor. Uluslararası toplum, çatışmanın sonuçlarıyla başa çıkmaya devam ediyor ve devrimci güçler kurtarılan bölgeleri koruma ve sivilleri savunma kararlılığını sürdürüyor.
Durum geliştikçe, taarruz, Suriye’nin devam eden çatışmasında dönüm noktası niteliğinde bir anı işaret ediyor; bölgesel ve uluslararası oyuncular, hızla değişen dinamiklere yanıt verirken dikkatli bir şekilde hareket ediyor. Önümüzdeki haftalar, devrimci harekatın kazandıklarını pekiştirip pekiştiremeyeceğini veya yeniden bir rejim saldırısıyla karşılaşıp karşılaşmayacağını belirleyecektir.