
Esad rejiminin lideri Beşar Esad, “Saldırıyı Caydırma” kampanyası kapsamında devrimci güçlerin hızlı toprak kazanımları sonrasında günler süren sessizlik ve nerede olduğuna dair spekülasyonların ardından Suriye’ye geri döndü. Esad’ın Moskova’dan bir Rus uçağıyla döndüğü bildirilirken, rejiminin Halep, İdlib eyaleti ve Hama kırsalının önemli bölümlerini kaybetmesi gibi ciddi yenilgilerle karşı karşıya olduğu ifade ediliyor.
Operasyonların başlamasından günler sonra yaptığı ilk kamu açıklamasında Esad, “terörist saldırılar” olarak nitelendirdiği duruma karşı koymak için bölgesel müttefiklere destek çağrısında bulundu. Bu açıklamalar ve eylemleri, rejimin iktidarını koruyabilmek için yabancı yardımlara olan bağımlılığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Geçtiğimiz hafta Moskova’ya kaçan Esad, hafta sonu Irak Başbakanı Muhammed Şii es-Sudani ve Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid El Nahyan ile görüştü. Bu görüşmelerde Esad, muhalefetin ilerleyişini durdurmak için müttefiklerine olan bağımlılığını vurguladı ve Suriye’nin yalnızca “müttefikleri ve dostlarının yardımıyla” “teröristleri ve destekçilerini yenebileceğini” dile getirdi.
Irak Başbakanı, Suriye’ye destek sağlama konusunda hazır olduğunu ifade ederek, Suriye’nin güvenliğini Irak’ın ulusal istikrarıyla ilişkilendirdi. Irak resmi olarak Suriye sınırlarını kapatsa da, İran destekli Iraklı milis grupları, özellikle Seyyid eş-Şüheda Tugayları, Esad rejimini askeri olarak desteklemeye hazır olduklarını belirtti. Iraklı güvenlik uzmanı Saad el-Hadithi, böyle bir müdahalenin Bağdat’tan ziyade Tahran tarafından yönlendirileceğini ve Irak’ı istikrarsızlaştırabileceğini söyledi.
Tugayların sözcüsü Kazım el-Fertusi, savaşçıların Suriye’ye girmeye hazır olduklarını belirtti ve mevcut çatışmayı İran, Suriye, Irak ve Lübnan’daki Hizbullah’ı birleştiren direniş eksenine yönelik bir “Amerikan-İsrail planının” parçası olarak nitelendirdi. Ancak Iraklı güvenlik uzmanları, bu tür hareketlerin Tahran’ın kararlarına bağlı olduğunu belirterek, Suriye’deki çatışmalara İran’ın daha derin bir şekilde müdahil olabileceği endişesini dile getirdi.
Esad rejiminin silahlı kuvvetleri, devrimci güçlerin hızlı ilerleyişine etkili bir şekilde karşılık vermekte zorlanıyor. Devrimci savaşçılar, son günlerde Halep’in Şeyh Neccar sanayi şehri, Askeri Akademi, Halep Merkez Hapishanesi ve diğer stratejik noktaları ele geçirdi. Hama’da muhalif güçler, El-Arbain Mahallesi’ne kadar ilerledi ancak rejim takviyelerinin gelmesi üzerine geri çekilmek zorunda kaldı.
Rejimin Genel Komutanlığı, muhalefetin ilerlemesini durduramadığını kabul eden bir açıklama yaparak, geri çekilmelerini savunma hatlarını güçlendirmek için bir “yeniden konuşlanma operasyonu” olarak nitelendirdi. Bu yenilgiler arasında, rejim özellikle Dera’dan izinli askerleri tehditler eşliğinde geri çağırmaya başladı. Dera sakinlerinin, “Saldırıyı Caydirma” operasyonlarının zaferlerini kutlamak amacıyla gece gösterileri ve cami toplantıları düzenlediği bildiriliyor.
Esad’ın Rusya, İran ve Hizbullah’a olan bağımlılığı, iktidarını sürdürmesinin merkezinde yer alıyor. Devrimci güçler, rejimin bu bağımlılığını, Suriyelilerin birleşik bir vizyon doğrultusunda kendi haklarını savunmak için yürüttüğü tabandan gelen mücadeleyle sürekli olarak karşılaştırıyor.
Rus hava saldırıları, kurtarılmış bölgeleri hedef alırken, geçmişte İran destekli milisler ve Hizbullah, rejimin zayıflayan kara güçlerini desteklemişti. Şimdi ise Irak’ın olası müdahalesiyle, Esad’ın yardım çağrılarının Suriye’nin çatışmalarına daha fazla bölgesel gücü dahil edebileceği yönünde endişeler artıyor.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Aragçi’nin, gelişen duruma yanıtları koordine etmek için Şam ve Ankara’yı ziyaret etmesi planlanıyor. Bu durum, Tahran’ın Esad’a verdiği desteğin devam ettiğinin bir işareti. Rusya’nın da devam eden desteği bildirilmiş olsa da, Esad’ın Moskova ziyaretiyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.
Esad rejimi giderek dış güçlere bağımlı hale gelirken, “Saldırıyı Caydırma” Operasyonuna öncülük eden devrimci güçler, özgürlük, güvenlik ve onur için savaşan Suriyelilerden oluşuyor. Hızlı toprak kazanımları, yıllarca süren savaşın yerinden ettiği sivillere güvenlik sağlamak ve toprakları geri almak için koordine bir çabayı yansıtıyor.
Devrimci liderler, sivil güvenliğine olan bağlılıklarını yineleyerek, Esad’ın Suriye şehirlerini yok eden ve milyonları yerinden eden ayrım gözetmeyen bombardıman kampanyalarından keskin bir şekilde ayrılıyor. Rejimin, Rus hava gücü tarafından desteklenen yakıp yıkma taktikleri, sivillere ve altyapıya olan etkileri nedeniyle kınanmaya devam ediyor.
Bu arada, Arap Birliği, Suriye’nin “giderek kötüleşen durumu” hakkında endişelerini dile getiren ve ülkenin “egemenliğine ve toprak bütünlüğüne” saygı gösterilmesi çağrısında bulunan bir açıklama yaptı. Bu açıklama, çatışmanın artan karmaşıklığı ve Orta Doğu istikrarı üzerindeki etkileri konusunda bölgesel kaygıları yansıtıyor.
Esad’ın Şam’a dönüşü ve yabancı destek talepleri, rejimin büyüyen yalnızlığını ve dış aktörlere olan bağımlılığını vurguluyor. Devrimci güçler hızla ilerlerken ve rejim askerleri pozisyonlarını korumakta zorlanırken, Saldırıyı Caydırma operasyonu kuzey Suriye’deki güç dengesini değiştirmiş durumda.
Savaşın gölgesinde yaşayan Suriyeliler için operasyonlar, rejim baskısından kurtulma umudu sunuyor. Ancak artan yabancı müdahale ihtimali, çatışmayı uzatabilir ve insani maliyetini daha da artırabilir.
<span;>Esad, Yenilgiler Ortasında Suriye’ye Döndü ve Bölgesel Destek Talebinde Bulundu
<span;>Esad rejiminin lideri Beşar Esad, Saldırıyı Püskürtme kampanyası kapsamında devrimci güçlerin hızlı ilerleyişi sonrasında günler süren sessizlik ve nerede olduğuna dair spekülasyonların ardından Suriye’ye geri döndü. Esad’ın Moskova’dan bir Rus uçağıyla döndüğü bildiriliyor. Dönüşü, rejimin Halep şehri, İdlib eyaleti ve Hama kırsalının önemli bölümlerini kaybetmesi gibi ağır yenilgiler yaşadığı bir döneme denk geldi.
<span;>Kampanyanın başlamasından günler sonra yaptığı ilk açıklamada Esad, bölgesel müttefiklere destek çağrısında bulundu ve bu durumu “terörist saldırılar” olarak nitelendirdi. Bu açıklamalar, rejimin iktidarını sürdürebilmek için sürekli olarak yabancı yardıma ihtiyaç duyduğunu bir kez daha ortaya koydu.
<span;>Geçtiğimiz hafta Moskova’ya giden Esad, hafta sonu Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ve BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed Al Nahyan ile telefon görüşmeleri yaptı. Esad, bu görüşmelerde, muhalefetin ilerleyişini durdurmak için müttefiklere olan bağımlılığını vurguladı ve Suriye’nin ancak “dostlarının ve müttefiklerinin yardımıyla” teröristleri ve onların destekçilerini yenebileceğini ifade etti. Irak Başbakanı, Suriye’ye destek vermeye hazır olduğunu belirtti ve Suriye’nin güvenliğini, Irak’ın ulusal istikrarı ile ilişkilendirdi.
<span;>Irak, Suriye ile sınırlarını resmi olarak kapatmış olsa da İran destekli Iraklı milisler, özellikle Seyyid el-Şüheda Tugayları, Esad rejimini desteklemek için askeri müdahaleye hazır olduklarını ifade etti. Iraklı güvenlik uzmanı Saad el-Hadithi, böyle bir müdahalenin muhtemelen Bağdat’tan ziyade Tahran tarafından yönlendirileceğini ve Irak’ı istikrarsızlaştırabileceğini belirtti.
<span;>Tugayların sözcüsü Kazım el-Fartousi, savaşçılarının Suriye’ye girmeye hazır olduğunu ve mevcut çatışmanın, İran, Suriye, Irak ve Lübnan’daki Hizbullah’ı birleştiren direniş eksenini hedef alan bir “Amerikan-İsrail planının” parçası olduğunu iddia etti. Ancak Iraklı güvenlik uzmanları, bu tür hareketlerin Tahran’dan gelen kararlara bağlı olduğunu belirterek, Suriye’de İran’ın daha derin bir müdahalesine dair endişelerini dile getirdi.
<span;>Esad rejiminin silahlı kuvvetleri, devrimci güçlerin hızlı ilerleyişine etkili bir şekilde karşılık vermekte zorlanıyor. Devrimci güçler, son günlerde Halep’in Şeyh Neccar Sanayi Şehri, Askeri Akademi, Halep Merkez Hapishanesi ve diğer stratejik noktaları ele geçirdi. Hama’da, muhalefet güçleri El-Arbain Mahallesi’ne kadar ilerledi, ancak rejim takviyeleri nedeniyle geri çekilmek zorunda kaldı.
<span;>Esad güçlerinin Genel Komutanlığı, muhalefetin ilerleyişini durduramadıklarını kabul eden bir açıklama yaparak, geri çekilmelerini “savunma hatlarını güçlendirmek için bir konuşlanma operasyonu” olarak nitelendirdi. Bu yenilgilerin ortasında rejim, özellikle Dera’dan izne çıkan askerleri tehdit yoluyla geri çağırmaya başladı. Dera’dan gelen raporlar, halkın devrimci zaferleri kutladığını ve gece gösterileri ile cami toplantıları düzenleyerek Saldırıyı Püskürtme kampanyasına destek verdiğini gösteriyor.
<span;>Esad’ın Rusya, İran ve Hizbullah’a olan bağımlılığı, uzun süredir iktidarını korumasının merkezinde yer alıyor. Devrimci güçler, bu bağımlılığı, kendi köklü halk hareketleriyle keskin bir tezat olarak vurgulamaya devam ediyor. Bu hareket, Suriye halkının evlerine dönme ve onurlu bir yaşam sürme hakkını savunan Suriyeliler tarafından yönlendiriliyor.
<span;>Rusya’nın hava saldırıları, kurtarılmış bölgeleri hedef alırken, geçmişte İran destekli milisler ve Hizbullah, rejimin zayıflayan kara kuvvetlerini desteklemişti. Şimdi ise Irak’ın olası müdahalesiyle Esad’ın yardım çağrılarının Suriye’de daha fazla bölgesel gücü çatışmaya çekme ihtimali artıyor.
<span;>İran Dışişleri Bakanı Abbas Aragçi, duruma koordineli bir yanıt geliştirmek için Şam ve Ankara’ya ziyaret düzenleyecek. Bu, Tahran’ın Esad’ı destekleme konusundaki kararlılığını gösteriyor. Rusya’nın da destek taahhüdünde bulunduğu bildiriliyor, ancak Esad’ın Moskova ziyaretiyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.
<span;>Esad rejimi dış güçlere daha fazla dayanırken, Saldırıyı Püskürtme kampanyasına öncülük eden devrimci güçler, özgürlük, güvenlik ve onur için savaşan Suriyelilerden oluşuyor. Hızlı toprak kazanımları, savaşla yerinden edilmiş sivillere güvenlik sağlama ve toprakları geri alma konusundaki kararlılığı yansıtıyor.