
“Saldırıyı Caydırma” Operasyonu Suriye’deki askeri ve siyasi dinamikleri şekillendirirken, L24, Atlantik Konseyi Orta Doğu’daki Suriye Uzmanı ve bağımsız bir Suriyeli sivil inisiyatif olan Madaniya’nın kurucu yönetim kurulu üyesi Kuteybe idlibi ile görüştü. Bu kapsamlı röportajda İdlibi, Operasyonların ilerlemesini, devrimci grupların değişen stratejilerini ve Suriye’nin geleceği ile ilgili bölgesel ve uluslararası aktörlerin etkilerini değerlendiriyor.
L24: Saldırıyı Caydırma Operasyonlarının başarısını şu ana kadar nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu durumun kuzeybatı Suriye’deki askeri dinamikler üzerindeki potansiyel uzun vadeli etkileri nelerdir?
Kuteybe İdlibi: “Askeri seviyede değerlendirmek için henüz çok erken; Rusya ve İran’ın askeri olarak nasıl yanıt vereceğini görmemiz gerekiyor. Şu ana kadar, kesinlikle Esad ve İran milislerini geri itmede askeri olarak başarılı oldular, ancak aynı zamanda Esad ve İran’ın Suriye’de ne kadar zayıf olduğunu göstermek açısından daha fazla siyasi başarı elde ettiler.”
L24: Devrimci grupların yerli üretim insansız hava araçlarını (İHA) kullanmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu, kapasitelerinde önemli bir teknolojik değişim temsil edebilir mi ve gelecekteki çatışmaları nasıl etkileyebilir?
Kuteybe İdlibi: “İsyancılar, özellikle insansız hava araçları konusunda daha fazla askeri teknoloji geliştirmekte başarılı oldular. En iyi başarıların askeri çalışma ve komuta konusunda olduğunu düşünüyorum. İsyancılar, daha önceki yıllardan çok daha iyi organize ve daha iyi eğitimli; bu, uzun vadede daha da önemlidir.”
L24: Esad rejiminin, Rus ve İran milisleriyle birlikte bu saldırıya askeri ve siyasi olarak nasıl yanıt vereceğini bekliyorsunuz?
Kuteybe İdlibi: “Şu anda hem İran hem de Rusya için durum oldukça karmaşık. Rusya, Ukrayna’da sıkışmış durumda ve Suriye’deki cepheye askeri kaynakları, özellikle danışmanları ve personeli kaydırmayı göze alamıyor gibi görünüyor. Rusların, bu operasyonların ne kadar ileri gideceğini görmek için beklediğini düşünüyorum; eğer bu durum rejimi yeterince tehdit ediyorsa daha ciddi bir müdahalede bulunabilirler. İran için zorluk, önceki müdahalelerin onları İsrail’e maruz bıraktığını bilmeleri; bu nedenle kritik liderlik ve silah varlıklarını İsrail istihbaratına maruz bırakma konusunda çok endişeliler.”
L24: Türkiye’nin bölgede kritik rolü ve ateşkesle ilgili geçmiş taahhütleri göz önüne alındığında, Türkiye’nin bu yeni saldırıya karşı duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kuteybe İdlibi: “Türkiye kesinlikle operasyona örtük bir onay verdi ve belki de minimum askeri destek sağladı. Bunun ötesinde, bu operasyonda Türk topçularının, insansız hava araçlarının ve tanksavar füzelerin kullanılmamasından, Türkiye’nin durumunu izleyip değerlendirdiği anlaşılıyor.”
L24: ABD ve Avrupa diğer küresel krizlere odaklanırken, bu tırmanmaya yanıt verme konusunda herhangi bir rol oynayabileceklerini düşünüyor musunuz, özellikle insani durumla ilgili?
Kuteybe İdlibi: “ABD ve AB, krize yanıt vermezlerse sınırlı seçeneklere sahip olacaklar. Hayati insani destek olmadan, Türkiye ve AB yeniden mülteci dalgalarıyla karşılaşacaklar.”
L24: Devrimci grupların, güvenli bölgeleri genişletme ve yerinden edilmiş ailelerin geri dönüşünü sağlama hedeflerini gerçekleştirme olasılıkları nedir?
Kuteybe İdlibi: “Bunu bekleyip görmemiz gerekecek. Bu tamamen Rus ve İran yanıtlarına ve önümüzdeki haftalarda neler olacağına bağlı.”
L24: Bu saldırı, Türkiye, Rusya ve İran arasındaki ilişkileri ve Suriye’deki stratejilerini nasıl etkileyebilir?
Kuteybe İdlibi: “En önemlisi, Esad’ın İran veya Hizbullah’ı Suriye’de durdurmak için güvenilir bir şekilde desteklenemeyeceği net bir şekilde görülüyor. Esad, şu anda İran’ın Suriye’de varlık göstermediğini söyleyerek bu durumu satmaya çalışacak, ancak operasyon, kendi askeri ve güvenlik yapısının kırılganlığını açığa çıkarıyor.”
L24: Bu tırmanma, çatışmanın sonuçlarını ele almak için, diplomatik veya askeri olarak, uluslararası müdahalenin artmasına yol açabilir mi?
Kuteybe İdlibi: “Bu değişim, farklı uluslararası aktörleri Suriye’deki duruşlarını yeniden düşünmeye zorlayacak. Hiç kimse bunu göz ardı edemez ve ya erken ya da geç toplu bir eylem gerçekleştirilmesi gerekecektir.”