
Esad rejimi güçleri ve Rus müttefikleri, kuzeybatı Suriye’deki sivil altyapıya yönelik saldırılarını yoğunlaştırarak uluslararası hukuku ihlal eden ve savaş suçları işleyen acımasız bir kampanya yürütüyor. Son altı gün içinde hastaneler, okullar, ibadet yerleri ve yerinden edilmiş kişilere (IDP) ait kamplar, hava saldırıları, topçu atışları ve füze saldırılarıyla hedef alındı. Bu saldırılar, geniş çapta can kayıplarına ve yıkıma yol açtı.
Suriye Sivil Savunması’na (Beyaz Baretliler) göre, 27 Kasım’dan bu yana Esad rejimi ve Rus güçleri 500’den fazla hava saldırısı düzenledi. Bu saldırılarda 34’ü çocuk, 12’si kadın olmak üzere 81 sivil hayatını kaybetti, 300’den fazla kişi yaralandı. Ölenler arasında IDP kampları, camiler ve yerleşim mahallelerine yapılan saldırıların kurbanları bulunuyor. Sağlık tesisleri de tekrar tekrar hedef alındı.
İdlib Üniversitesi Hastanesi ve İbn Sina Hastanesi’nin yanı sıra İdlib’deki birçok sağlık merkezi saldırıya uğradı. Bazı tesisler kullanılamaz hale geldi. Suriye Kurtuluş Hükümeti (SKH) Sağlık Bakanı Dr. Mazen Dukhan, bu saldırıları “korkunç suçlar” olarak nitelendirdi. Halep’te ise Halep Üniversitesi Hastanesi’ne düzenlenen hava saldırılarında 12’den fazla sivil öldü, 20’den fazla kişi yaralandı.
Beyaz Baretliler, “Uluslararası İnsancıl Hukuk, hastaneleri, hastaları ve tıbbi ulaşımı açıkça korur. Bu tesisleri hedef almak savaş suçudur,” açıklamasında bulunarak Esad rejimi ve Rusya’nın uluslararası hukuku açıkça hiçe saydığını vurguladı.
Şiddet, dini kurumlara da uzandı. İdlib merkezinde bir cami ve bir kilise, öğle namazı sırasında altı hava saldırısıyla hedef alındı. Vakıflar Bakanı Hüsam Hac Hüseyin, Esad rejimini “Suriyelilere ayrım gözetmeden saldırmakla” suçladı ve bu saldırıların korku ve kaos yaymak amacıyla planlı olduğunu belirtti.
Pazar yerleri, okullar ve yoğun nüfuslu yerleşim alanları da vuruldu. Harbanuş yakınlarındaki Vadi Halid kampında, yedi çocuğun da bulunduğu sekiz kişilik bir aile katledildi. Bu katliam, Esad rejiminin sivilleri hedef alan saldırılarını gözler önüne seriyor.
Dün Avrupa Birliği, saldırıları kınayarak tüm tarafları gerilimi azaltmaya ve sivillerin korunmasını sağlamaya çağırdı. AB Dışişleri Sözcüsü Enver El-Annoni, “Yoğun nüfuslu bölgelere yönelik Rus hava saldırılarını ve Rusya’nın Esad rejimine verdiği desteği kınıyoruz” dedi.
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (BMKİİKO), temel hizmetlerin kesintiye uğradığını, sivillerin su ve sağlık hizmetleri gibi hayati desteğe erişemediğini belirterek kriz uyarısında bulundu. Binlerce aile yerinden edilirken, IDP kamplarındaki aşırı kalabalık durumu daha da kötüleştirdi ve acil insani ihtiyaçları artırdı.
SKH Başbakanı Muhammed EL-Beşir, saldırıları “sivillere karşı acımasız suçlar” ve “uluslararası hukukun açık bir ihlali” olarak nitelendirdi. Uluslararası toplumu, Suriyeli sivilleri korumaya ve Esad rejiminin vahşetini durdurmaya çağırdı.
SKH Kalkınma ve İnsani İşler Bakanlığı, durumu “felaket” olarak tanımladı. Yerinden edilmiş kişiler, devam eden bombardıman nedeniyle özgürleştirilmiş bölgelere dönemiyor. Bakanlık yetkilisi Fadi El-Kasım, “Esad rejimi ve İranlı milisler, güvenli bölgeleri kasten hedef alarak sivilleri öldürüyor ve hayatlarını altüst ediyor” dedi.
Sivil Savunma arama-kurtarma ekipleri, saldırıların kasıtlı olduğunu ve sivilleri korkutmayı amaçladığını bildirdi. “Kampları, hastaneleri ve okulları hedef almak, yaşamın gerekliliklerini yok etme ve halk arasında korku yayma amaçlı planlı bir kampanyadır,” açıklamasında bulundu.
Suriye Sivil Savunması, bu vahşeti durdurmak ve hesap sorulmasını sağlamak için acil uluslararası müdahale çağrısı yaptı. “Suçlu kararlılık görmezse suçlarını artıracaktır” uyarısında bulunarak Esad rejiminin eylemlerinin izole olmadığını, direnişi ezmeyi ve sivil yaşamı yok etmeyi hedefleyen sistematik bir stratejinin parçası olduğunu vurguladı.
Hastaneler yanarken, aileler enkaz altında kalırken ve bir halkın direnci amansız saldırılarla sınanırken dünya izlemeye devam ediyor. Bu vahşeti sona erdirmek için kararlı bir müdahale olmadıkça, Suriye halkının özgürlük, adalet ve onur mücadelesi, yabancı tahakküm ve savaş suçlarına karşı zorlu bir mücadele olmaya devam edecek.