
Suriye’de Esad rejiminin yaşadığı hızlı toprak kayıpları, Şam rejiminin askeri güçlerindeki ciddi zayıflıkları ve en önemli müttefiki Rusya’nın genel kırılganlığını gözler önüne serdi. “Saldırganlığı caydırma” kampanyası devam ederken Moskova, Suriye’deki askeri ve siyasi stratejilerini yeniden değerlendiriyor; operasyonel gerilemeler ve jeopolitik zorluklarla karşı karşıya.
Devrimin Halep’i dramatik bir şekilde ele geçirmesinin ardından, Suriye’deki Rus kuvvetlerinin başındaki General Sergey Kessel görevden alındı. Bu karar, onun etkisiz komutasına yönelik eleştirilerin yanı sıra Moskova’nın bölgedeki azalan etkisine dair artan hayal kırıklıkları arasında alındı.
Ancak, Rus askeri analistleri Kessel’in sicilini eleştirerek, Ukrayna’nın Harkiv bölgesindeki önceki başarısızlıklarına da dikkat çekti. Askeri bloglarda Suriye, “başarısız generallerin itibarını aklama arenası” olarak tanımlandı ve Moskova’nın bölgedeki güçlerini yönetme yaklaşımında reform çağrıları yapıldı. General Kessel’in yerine Albay General Alexander Chiko’nun geçmesi bekleniyor, bu da Moskova’nın Suriye operasyonlarında düzeni yeniden sağlama girişimi olarak görülüyor.
Rusya’nın Suriye’ye müdahalesi, Ukrayna’daki savaşa odaklanması ve Türkiye ile artan gerilimler nedeniyle kısıtlanmış durumda. Moskova resmi olarak Esad’ı desteklese de, Suriye’deki askeri kaynakların Ukrayna’ya kaydırılması nedeniyle hava saldırılarıyla sınırlı kaldı. Rus siyasi analistleri, Esad rejiminin reform yapamama ve silahlı kuvvetlerini güçlendirememe gibi kronik yetersizliklerini vurguladı.
Esad’ın diğer önemli destekçisi İran da zorluklarla karşı karşıya. İsrail hava saldırılarının baskısı ve kendi kaynaklarının aşırı yüklenmesi nedeniyle Suriye’deki etkisi azaldı. Hizbullah gibi İran yanlısı milisler, diğer bölgesel çatışmalardaki taahhütler nedeniyle zayıflamış durumda ve Esad’ı önemli desteklerden mahrum bıraktı.
Rusya’da ise Esad rejiminin kayıpları nadir görülen kamu eleştirilerine yol açtı. Eski bir askeri subay olan Vladislav Şurygin durumu “bataklık sendromu” olarak nitelendirerek, Rusya’nın Suriye ve Ukrayna’daki eşzamanlı angajmanlarını kaybetmeye mahkûm bir strateji olarak değerlendirdi. Diğer analistler, Esad rejiminin kapsamlı bir destek olmaksızın ayakta kalamayacak bir durumda olduğunu belirtti.
Kremlin, Esad’a olan sadakatini kamuoyu önünde korurken, Rusya sözcüsü Dmitry Peskov “meşru Suriye makamlarına koşulsuz destek” verdiklerini yineledi. Ancak, Esad’ın Moskova’ya yaptığı son habersiz ziyaret, rejimin kırılganlığına dair büyüyen huzursuzluğu yansıtıyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Türkiye ve İran ile durumu görüşmek için diplomatik temaslarda bulunması, Moskova’nın Suriye’deki etkisini azalan askeri katılımına rağmen sürdürme arzusunu ortaya koyuyor.
Kuzey Suriye’deki özgürleştirilmiş bölgeleri yöneten başlıca kurumlarından biri olan Suriye Kurtuluş Hükümeti (SKH), Rusya’ya hitaben bir açıklama yaptı. SKH, Moskova’ya Esad’a verdiği desteği yeniden gözden geçirme çağrısında bulunarak rejimin yönetme yetersizliğini ve baskıcı taktiklere bağımlılığını vurguladı. SKH ayrıca Rusya’yı, devrimci güçleri Suriye halkının meşru temsilcileri olarak tanımaya ve krize gerçek bir siyasi çözüm bulunması için çaba göstermeye davet etti.
Halep ve diğer bölgelerdeki kayıplar, Esad rejimi için önemli bir darbe niteliği taşırken, Rusya’nın desteğinin sınırlarını da gözler önüne serdi. Moskova zor bir seçimle karşı karşıya: Ukrayna’daki kampanyası pahasına Suriye’deki askeri müdahalesini artırmak ya da Tartus deniz üssü ve Hmeymim hava üssü gibi kilit çıkarlarını güvence altına almaya odaklanarak stratejisini yeniden kalibre etmek.
Rusya, Suriye’deki azalan rolünü yönetirken, Türkiye ve İran gibi bölgesel güçler ile ABD gibi uluslararası aktörler arasındaki etkileşim, çatışmanın bir sonraki aşamasını şekillendirecek gibi. Esad için Halep’in kaybı, meşruiyetini daha da zedelerken, Moskova için durum, Orta Doğu’da istikrar ve nüfuzunu tehdit ediyor.