
ABD ve Birleşmiş Milletler (BM), Hayat Tahrir el-Şam’ı (HTŞ) terör örgütleri listesinden çıkarma olasılığını tartışıyor. Ancak bu karar, sıkı koşullara bağlı. ABD’li yetkililere göre Biden yönetimi, HTŞ’nin listeden çıkarılmayı değerlendirmek için karşılaması gereken dört temel talebi belirledi:
1. Siyasi hakların garanti altına alınması,
2. İnsani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşmasının sağlanması,
3. Terörle mücadele konusunda güçlü bir taahhüt sergilenmesi,
4. Suriye’nin kimyasal silah stoklarıyla ilgili endişelerin giderilmesi.
BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen de benzer bir yaklaşım sergileyerek, HTŞ’nin listeden çıkarılmasının tek taraflı bir karar olmayacağını, grubun eylemlerine bağlı olduğunu vurguladı. Pedersen, HTŞ’nin kapsayıcı bir siyasi sürece katılma istekliliğini göstermesi ve sivillerin korunmasını öncelik haline getirmesi gerektiğini belirtti. “Heyet Tahrir el-Şam’ın terör listesinden çıkarılması, hem grubun hem de diğer grupların davranışlarına bağlıdır,” dedi.
2017 yılında El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi dâhil olmak üzere isyancı grupların birleşimi olarak ortaya çıkan HTŞ, 2018’de ABD tarafından terör örgütü olarak ilan edilmişti. El Kaide’den ayrıldığını duyurmasına rağmen HTŞ, insan hakları ihlalleriyle suçlanmaya devam ederek Batılı hükümetler arasında endişelere yol açtı. Ancak son raporlar, HTŞ’nin cihatçı köklerinden uzaklaşarak kendisini yerel bir yönetim otoritesi olarak yeniden tanıtmaya çalıştığını gösteriyor.
ABD’li yetkililer, grubun daha ılımlı bir imaj sunma çabalarını kabul ediyor. İsmi açıklanmayan üst düzey bir Biden yönetimi yetkilisi, ABD’nin “durumu yakından izlediğini” ve HTŞ’nin uluslararası talepleri “anlamlı bir şekilde” yerine getirmesi durumunda sınıflandırmasını yeniden değerlendirmeye açık olduğunu ifade etti. “HTŞ şu ana kadar doğru şeyleri söylüyor ve yapıyor, ancak bu daha geniş bir tablonun parçası,” diye ekledi.
ABD, Suriye’nin kimyasal silahlarının denetimini bir öncelik olarak vurguladı. Uzmanlar, durumun kontrol altında olduğuna dair güvence verse de Washington, HTŞ ve diğer muhalif gruplardan bu silahların yanlış kullanımını önlemek için garantiler aramaya devam ediyor.
Şam’daki rejim değişikliği ve yeni diplomatik fırsatlar
Esad rejiminin çöküşü ve Şam’da devrimci grupların, özellikle HTŞ’nin hızlı yükselişi, uluslararası diplomaside yeni fırsatlar ve zorluklar yarattı. Bazı Batılı yetkililer, HTŞ’nin geçmişinden dolayı ihtiyatlı davranırken, diğerleri, grubun uluslararası kabul görmüş yönetim ve insan hakları normlarına bağlı kalması durumunda bölgeyi istikrara kavuşturma şansı görüyor.
BM yetkilileri, HTŞ’nin yeniden markalaşma çabalarına rağmen temkinli davranıyor. Pedersen, HTŞ’nin listeden çıkarılmasının “bedava olmayacağını” ve grubun kapsayıcı ve istikrarlı bir siyasi geçiş için taahhütlerini yerine getirme yeteneğine bağlı olacağını bir kez daha vurguladı. Ayrıca, grubun uluslararası insani ilkelerle uyumu yakından takip edilecek.
HTŞ’nin terör listesinden çıkarılması, Batı politikasında önemli bir değişim anlamına geliyor ancak aynı zamanda Suriye’deki durumun karmaşıklığını da gözler önüne seriyor. HTŞ lideri Ahmet Şeraa, diğer adıyla Ebu Muhammed El-Cevlani, El Kaide ile olan geçmiş bağlantıları nedeniyle tartışmalı bir figür olarak öne çıkıyor. Grubun meşruiyet kazanma çabaları, bazı uluslararası aktörler tarafından dirençle, Suriyeli siviller tarafından ise şüpheyle karşılanabilir.
Biden yönetimi, HTŞ ile angajmanı tamamen dışlamasa da yetkililer, grubun belirlenen koşulları karşılaması durumunda listeden çıkarılacağını vurguluyor. Şimdilik, HTŞ’nin, kurtarılmış Suriye’deki yönetim geçiş sürecinde isyandan yönetime doğru zorlu bir yol izlerken, yakından izlenmeye devam edeceği belirtiliyor.