
Esad rejiminin çöküşünün ardından ortaya çıkan bilgiler, rejim istihbaratının İsrail’le gizli işbirliği yaptığı iddialarını ve Filistinlilere yönelik tarihsel baskıları derinlemesine gözler önüne seriyor. Bu gelişmeler, Esad rejiminin uzun süredir savunduğu Filistin davası ve İsrail karşıtlığı iddialarını çürütmekle kalmayıp, “Direniş Ekseni” söylemini de ciddi biçimde sorgulamaya açıyor.
Rejimin devrilmesiyle birlikte açılan hapishaneler, yıllardır mahkum edilen birçok Filistinlinin serbest bırakılmasını sağladı ve ailelerine yeni bir umut ışığı oldu.
Serbest bırakılanlardan biri, 17 yıl önce Amman-Şam-Beyrut güzergahında seyahat ederken tutuklanan Filistinli taksi şoförü İbrahim Freihat’tı. Batı Şeria’daki Cenin yakınlarında bulunan El-Yamun köyünde yaşayan ailesi, yıllarca rüşvetçi rejim görevlilerinin Freihat hakkında bilgi almak için para talep etmesiyle karşı karşıya kaldı. Oğlu Velid Freihat, güvenilir bilgilere ancak bir Esad subayına 1.500 dolar ödeme yaparak ulaşabildiklerini belirtti.
Bir diğer örnek, 1985 yılından bu yana hapiste olan ve 39 yılın ardından Sednaya Hapishanesi’nden serbest bırakılan Beşar Yahya idi. Ailesi, Yahya’nın dönüşüyle büyük bir sevinç yaşarken, onlarca yıllık belirsizlik sürecinin yarattığı acıyı dile getirdi. Yahya ve Freihat gibi Filistinliler, tutuklananların yalnızca küçük bir kısmını temsil ederken, rejime karşı olan veya Filistinli gruplarla bağlantılı olduğu iddia edilen birçok kişi hâlâ kayıp.
Esad-İsrail İşbirliği İddiaları
Mahkumların serbest bırakılması kutlanırken, sızdırılan belgeler, Esad rejiminin İsrail’le gizli işbirliğine dair karmaşık ve sarsıcı bir tabloyu ortaya koyuyor. Rejim istihbaratının damgasını taşıyan bu belgeler, Esad ile İsrailli yetkililer arasında gizli iletişimlere işaret ediyor.
Bir mektupta, İsrail’in İran ve Hizbullah faaliyetlerini sınırlama taleplerini ilettiği iddia ediliyor. “Musa” kod adlı bir operatiften gelen mesajlarda, Esad hükümetine İran askeri hareketlerini veya Golan Tepeleri’nden Hamas roket fırlatmalarını engellemezse misilleme yapılacağı yönünde tehditler yer alıyor.
Bir diğer belgede, rejim istihbaratının İsrail’in İran hedeflerine yönelik askeri operasyonlarını kolaylaştırma rolü açıkça belirtiliyor. İsrail’in, Hizbullah’a hava savunma sistemlerinde yardım edilmesini “Suriye’nin askeri istikrarı için zararlı” olarak nitelendirdiği uyarıları dikkat çekiyor.
Filistin Davasına Yönelik Söylemin Çöküşü
Esad rejiminin İsrail’le işbirliği iddiaları, rejimin “Filistin davasının savunucusu” imajına ağır bir darbe indiriyor. Yıllardır İran ve Hizbullah’la olan ittifaklarını bu söylemle güçlendiren rejimin, bu belgeler ışığında Filistin halkının özgürlüğüne destek yerine kendi otoriter kontrolünü meşrulaştırmayı hedeflediği anlaşılıyor.
İran, Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’deki geleceği konusunda belirsizlikle karşı karşıya. Tahran, yeni yönetimin İsrail’den uzak durmasını, ikili ilişkilerde kilit bir faktör olarak görüyor. İran hükümet sözcüsü Fateme Muhacerani, “Suriye halkı kendi kaderini belirlemeli ve Siyonist rejimden uzak durmaları, ilişkilerimizde belirleyici olacaktır” dedi.
Yeni Bir Dönem ve Hesaplaşma Fırsatı
Suriye’nin geçiş sürecine girdiği bu dönemde, Esad rejiminin eylemlerine ilişkin ortaya çıkan gerçekler, hesap verme ve şeffaflık için bir fırsat sunuyor. Esad rejiminin propagandasının yıkılması ve mahkumların serbest bırakılması, Suriye ve Filistin için önemli bir dönüm noktasını işaret ediyor.