Adalet Bakanlığı’na göre Mezze Askeri Havalimanı’ndaki gözaltı merkezlerinde gerçekleşen olaylarda mahkumların kırbaçlama, elektrik şoku, yakma ve bileklerinden asılma gibi işkencelere maruz kaldığı bildirildi. Ayrıca, mahkumlara tecavüz ve öldürme tehditleri de yapıldığı kaydedildi. İki isim hakkında tutuklama emri çıkarılırken, Hasan ve Mahmud’un hala firarda olduğu bildirildi.
ABD Adalet Bakanı Merrick Garland, “Bu, Amerikalılara işkence edenlerin hesap vermesi adına önemli bir adımdır. Adalet Bakanlığı, mağdurlar için adaleti sağlamak adına amansız bir mücadele yürütecektir,” dedi. Hasan ve Mahmud, Esad rejimine karşı çıkan protestocuları, yardım çalışanlarını ve muhalif olarak görülen herkesi hedef alan işkence operasyonlarını yönlendirmekle suçlanıyor. Hasan, Suriye Hava Kuvvetleri İstihbaratı’nın direktörlüğünü yaparken, Mahmud, Mezze Hapishanesi’ndeki operasyonları yöneten bir tuğgeneral olarak görev yapıyordu. Suçlu bulunmaları halinde ömür boyu hapis cezasına çarptırılabilirler.
Hesap Verilebilirlik Çabaları
Hasan ve Mahmud’a yönelik iddianame, ABD ve uluslararası kuruluşların Esad rejimi tarafından işlenen insan hakları ihlallerine karşı yürüttüğü çalışmaların bir parçası olarak görülüyor. ABD Adalet Bakan Yardımcısı Lisa Monaco, “Esad rejimi devrildi, ancak hesap verilebilirlik konusundaki kararlılığımız devam ediyor,” dedi.
İddianame, yıllar süren belgelerin ve uluslararası kuruluşların raporlarının üzerine inşa edildi. Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi kuruluşlar, Suriye rejimi hapishanelerinde sistematik işkence, zorla kaybetmeler ve kitlesel ölümleri detaylı bir şekilde belgeledi.
Suriye kökenli Amerikalı Obada Mazik, Mezze’de 2012 yılında kendisine işkence yapıldığı iddiasıyla Esad rejimine karşı sivil dava açtı. Mazik’i temsil eden Adalet ve Hesap Verebilirlik Merkezi (CJA), 30’dan fazla eski mahkumun ifadesini topladı ve uluslararası uzmanların kanıtlarını sundu.
Uluslararası ve Hukuki Adımlar
ABD, Esad rejimiyle bağlantılı önemli isimlere de yaptırım uygulamaya devam ediyor. 9 Aralık’ta, Esad’ın kayınpederi Favaz el-Ahras, insan hakları ihlallerindeki rolü nedeniyle yaptırımlara tabi tutuldu. Geçtiğimiz ay, Suriye Hava Kuvvetleri Tuğgenerali Abdusselam Fecr Mahmud ve ailesi, işkence ve diğer ciddi ihlallerdeki rolleri nedeniyle yaptırım listesine alındı.
Avrupa da rejim savaş suçları konusunda adımlar atıyor. Fransız mahkemesi, aralarında Hasan ve Mahmud’un da bulunduğu üç eski rejim yetkilisini savaş suçları nedeniyle gıyabında ömür boyu hapis cezasına çarptırdı.
Sistematik İhlallerin Belgelenmesi
Birçok insan hakları kuruluşu, Esad rejiminin mahkumlara yönelik ihlallerini kapsamlı şekilde belgeledi. Raporlarda, tırnak çekme, cesetlerle aynı hücrede kalmaya zorlama gibi işkence yöntemlerinin kullanıldığı belirtiliyor. Suriye İnsan Hakları Ağı’na (SİHA) göre, 136 bini rejim hapishanelerinde olmak üzere yaklaşık 157 bin kişi halen tutuklu veya zorla kaybedilmiş durumda.
Hava Kuvvetleri İstihbaratı’nın kurbanları arasında Amerikalı-Suriyeli yardım çalışanı Leyla Şveykani ve rejimin vahşetinin sembollerinden biri haline gelen 13 yaşındaki Hamza el-Hatib de yer alıyor.
Cemil Hasan ve Abdusselam Mahmud’un yargılanması, bu tür suçların faillerini sorumlu tutmaya yönelik bir çaba olarak görülüyor. ABD’li savcılar ve insan hakları örgütleri, bu tür davaların benzer suçları işleyenlere de bir uyarı niteliği taşıdığını vurguluyor.
Suriye Adalet ve Hesap Verebilirlik Merkezi Direktörü Roger Leo Phillips, “Bu yalnızca geçmişteki adaletsizlikleri ele almakla ilgili değil, aynı zamanda dünyanın hiçbir yerinde bu tür ihlallerin kabul edilemeyeceğini garanti altına almakla ilgilidir,” dedi.
Devam eden yasal süreçler, Suriye’deki savaş suçları için hesap verilebilirlik mücadelesine ışık tutarken, mağdurlar için adalet sağlama konusundaki uluslararası kararlılığı bir kez daha vurguluyor.