
İsrail, Suriye’deki askeri saldırganlığını yoğunlaştırarak hava saldırıları düzenliyor ve 14 yıllık savaşın ardından toparlanmaya çalışan ülkede stratejik bölgeleri, özellikle su kaynaklarını işgal ediyor. Al-Mantara Barajı’nın ve diğer askeri noktaların ele geçirilmesi gibi son eylemler, Suriye’nin zayıf durumundan faydalanıldığı için eleştiriliyor.
Stratejik Su Kaynaklarının İşgali
İsrail işgal güçleri, Perşembe günü Suriye’nin güneyindeki Al-Mantara Barajı’nın kontrolünü ele geçirerek Kuneytra kırsalında etkisini daha da genişletti. Bölgedeki en büyük su kaynağı olan bu baraj, valilik için kritik öneme sahip. Aktivist Said El-Muhammed, İsrail ordusunun bölgede sivillerin izinsiz hareketini yasakladığını ve yeni askeri noktalar kurduğunu belirterek, yaklaşan bir su krizine karşı uyardı.
“El-Mantara Barajı’nın işgali, son günlerdeki en tehlikeli olaydır,” diyen El-Muhammed, bu durumun bölgenin su güvenliği açısından önemini vurguladı ve BM’nin müdahale ederek İsrail’i 1974 sınırlarına geri çekilmeye zorlaması gerektiğini ifade etti.
Son 25 gün içinde İsrail güçleri, Kuneytra’da Hermon Dağı da dahil olmak üzere 12 askeri nokta kurdu. Bu dağ, Şam ve güneybatı kırsalı için hayati bir su kaynağıdır. İşgaller, Rasm el-Ravadi, Umm el-Azam ve Sad el-Mantara gibi köylere kadar uzanıyor.
Hava Saldırıları ve Altyapı Tahribatı
İsrail hava saldırıları, 8 Aralık’ta Suriye Geçiş Hükümeti’nin (SGH) iktidara gelmesinden bu yana önemli ölçüde arttı. Perşembe günü İsrail jetleri, Halep yakınlarındaki El-Safira Bilimsel Araştırma Merkezi ve Savunma Laboratuvarlarını bombalayarak büyük patlamalara neden oldu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, bu saldırılar son bir ayda Suriye askeri tesislerini, havaalanlarını ve araştırma merkezlerini hedef alan 498 hava saldırısının bir parçasını oluşturuyor.
El-Safira’dan bir sakin, patlamaların şiddetini AFP’ye şöyle anlattı: “Güçlü darbeler Safira’da bir deprem etkisi yarattı. Kapılar ve pencereler yerinden söküldü. Hayatımda duyduğum en güçlü patlamaydı.” Şok dalgaları, Suriye-Türkiye sınırındaki yerinden edilmiş kişilerin kamplarındaki evleri ve sığınakları bile sarstı.
İsrail güçleri ayrıca Suriye’nin askeri yeteneklerinin %80’ini, savaş uçaklarını, füze sistemlerini ve silah depolarını yok ederek ülkenin savunma altyapısını büyük ölçüde felç etti.
Güney Suriye’deki İşgalin Genişlemesi
Hava saldırılarının yanı sıra, İsrail güçleri Güney Suriye’de, özellikle Golan Tepeleri’nde işgalini yoğunlaştırdı. Kuneytra ve Dera’daki son ilerlemeler, hükümet tesisleri ve askeri karakolların ele geçirilmesiyle sonuçlandı. Yerel kaynaklara göre İsrail tankları, El-Baz şehrine girerek hükümet binalarından çalışanları tahliye etti ve işgal edilen yapılara İsrail bayrağı çekti.
Bölge halkı, işgalin genişlemesine tepki gösterdi. El-Muhammed, İsrail’in “geçici noktalar” iddiasının kabul edilemez olduğunu belirterek, bu durumun İsrail’in güvenlik bahanesiyle toprak ilhakı stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.
Suriye’nin Kırılganlığına Karşı Yırtıcı Zamanlama
Analistler, İsrail’in bu eylemlerini yırtıcı olarak nitelendirerek, Suriye’nin yıllarca süren çatışmalardan sonra toparlanmaya çalıştığı bu kırılgan dönemde ülkenin zayıf durumundan faydalandığını belirtiyor. Ülke, on yılı aşkın savaştan sonra ordusunu ve altyapısını yeniden inşa etmeye çalışıyor ve bu tür saldırılara karşı koyabilecek durumda değil.
Yeni Suriye yönetimi, istikrar ve bölgesel iş birliği çağrıları yaparken, İsrail eylemlerini “savunma amaçlı” olarak gerekçelendirmeye devam ediyor. Ancak aktivistler, bu saldırıların güvenlik endişelerinden çok, kaynaklar üzerindeki güç ve kontrolü pekiştirme amacını taşıdığını savunuyor.
Uluslararası Müdahale Çağrıları
İsrail saldırılarının yoğunlaşması, saldırganlığı durdurmak ve Suriye’nin egemenliğini korumak için uluslararası müdahale çağrılarını artırdı. Devam eden eylemsizlik, insani bir krize yol açabilir. El-Muhammed, “Kuneytra halkı kuşatılmayı ve susuz bırakılmayı tolere etmeyecek,” dedi.
Suriye, geçiş hükümeti altında yeniden inşa için çalışırken, İsrail işgali ve durmak bilmeyen hava saldırıları, istikrar ve toparlanma için önemli engeller oluşturuyor. Uluslararası toplumun tepkisi – veya tepkisizliği – Suriye’nin savaş ve işgal gölgesinden çıkıp çıkamayacağını belirleyecek.