
Beşar Esad rejiminin çöküşünün ardından, Suriye’de hâlâ varlık gösteren IŞİD (DEAŞ) savaşçıları, ülkenin karşı karşıya olduğu büyük bir sorun olmaya devam ediyor. Tahminlere göre, kuzeydoğu Suriye’deki kamplarda 8.000 ila 10.000 savaşçı ve aileleri tutuluyor. Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki bu kamplar, Esad sonrası dönemde uluslararası ittifaklar ve terörle mücadele çabalarının karmaşıklığını gözler önüne seriyor.
ABD’nin Devam Eden Katılım Çağrısı
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Amerikan askerlerinin Suriye’deki varlığını sürdürmesinin IŞİD’in yeniden güç kazanmasını engellemek için önemli olduğunu vurguladı. Görevden ayrılmadan önce verdiği bir röportajda Austin, “Özellikle eski IŞİD savaşçıları ve ailelerinin tutulduğu kampların güvenliği için ABD güçlerine ihtiyaç var” dedi.
Şu anda Suriye’de yaklaşık 2.000 ABD askeri bulunuyor ve bu birlikler SDG’ye destek sağlarken Al-Hawl ve Roj gibi kampları denetliyor. Bu kamplarda, 60’tan fazla ülkeden gelen ve birçoğu son derece tehlikeli kabul edilen kişiler tutuluyor.
Yabancı Savaşçıların İadesine Uluslararası Direnç
Yabancı IŞİD savaşçılarının ve ailelerinin iadesi konusu tartışmalı olmaya devam ediyor. 9 Ocak’ta İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, Şamima Begüm gibi eski IŞİD üyelerinin iadesi için yapılan ABD çağrılarını reddetti. Begüm, 2015 yılında henüz bir çocukken örgüte katılmış ve şu anda Roj Kampı’nda tutuluyor.
“Begüm artık bir İngiliz vatandaşı değil ve geri dönemeyecek,” diyen Lammy, İngiltere halkının güvenliğini öncelik olarak belirtti. Bu açıklama, ABD terörle mücadele yetkililerinin, Suriye kamplarında tutulan vatandaşları konusunda müttefiklerin sorumluluk alması gerektiği yönündeki çağrılarının ardından geldi.
Belçika’da da iade konusu çözülmemiş durumda. Belçika Dışişleri Bakanı Bernard Quintin, yaklaşık 90 Belçika vatandaşının Suriye’de tutuklu bulunduğunu ancak bu konuda bir kararın “tam yetkili bir hükümet tarafından alınması gerektiğini” söyledi. Ankara’da Türk yetkililerle yaptığı görüşmelerde Quintin, kamplardaki durumun Belçika için bir “ulusal güvenlik meselesi” olduğunu belirtti.
Türkiye ise Avrupa ülkelerine vatandaşlarının sorumluluğunu üstlenmeleri çağrısında bulunuyor. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, kampların ve cezaevlerinin kontrolünün Suriye hükümetine devredilmesi gerektiğini veya Türkiye’nin güvenliğin sağlanmasına yardımcı olmaya hazır olduğunu ifade etti.
Kamplardaki Şartlar
Al-Hawl ve Roj kampları, IŞİD’e karşı mücadelenin odak noktalarından biri haline geldi. SDG, bu tesislerde çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık 50.000 kişinin tutulduğunu bildiriyor. Kamplardaki yaşam koşulları zorlu ve uluslararası yardım sınırlı kalıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından Temmuz 2024’te yayımlanan bir raporda, tutukluların çoğunun 12 yaşın altındaki çocuklar olduğu belirtilerek, bu çocukların “kampların sert koşulları dışında bir yaşam şansı hak ettiği” vurgulandı. Ancak insani ihtiyaçlarla güvenlik kaygıları arasındaki dengeyi sağlamak, ilerlemeyi zorlaştırıyor.
Küresel Etkiler ve Yerel Dinamikler
Esad sonrası Suriye kırılgan bir yapıya sahip olmaya devam ederken, IŞİD’in varlığı istikrarsızlığı artırıyor. SDG, yabancı hükümetlere vatandaşlarını geri almaları çağrısında bulunurken, kuzeydoğu Suriye’nin yönetimi ve kampların idaresi konularında mücadele ediyor.
Seçilmiş Başkan Donald Trump, ABD’nin Suriye’deki rolüne şüpheyle yaklaşsa da yönetimi, IŞİD’i kontrol altında tutmanın gerekliliğini kabul etti. Trump, Truth Social’da “Esad gitti ve Suriye tam bir kaos içinde” ifadelerini kullanarak, durumun ABD’nin yoğun müdahalesi olmadan “kendi kendine çözülmesi gerektiğini” belirtti.
Belirsiz Bir Gelecek
Suriye’de IŞİD’in geleceği, küresel koordinasyon ve yerel yönetimlere bağlı. Binlerce savaşçı ve aileleri hâlâ belirsizlik içinde kalırken, yeniden dirilişi önleme görevi oldukça zorlu. Suriye ve uluslararası müttefikleri için IŞİD’in bölgede yeniden istikrarsızlık kaynağı olmamasını sağlamak, hayati önem taşıyor.