
İsrail ordusu, Aralık 2024’te Esad rejiminin düşüşünün ardından Suriye’nin güneyindeki varlığını ve operasyonlarını yoğunlaştırarak stratejik bölgelerde kontrol sağlamaya başladı. “Güvenlik kaygıları” gerekçesiyle İsrail güçleri askeri baskınlar düzenledi, silahları imha etti ve ele geçirdi, ayrıca Suriye topraklarında derinleşen bir etki alanı oluşturdu.
Askeri İşgal ve Stratejik Hedefler
9 Ocak’ta İsrail ordusu, Suriye’nin güneyinde operasyonlar sırasında ele geçirilen silah ve mühimmatın imha edildiğini duyurdu. “Golan Tugayı” (474) çatısı altındaki mühendislik ve piyade birlikleri, kapsamlı incelemeler yaparak anti-tank füzeleri, patlayıcı cihazlar ve devrilen Esad rejiminin ordusundan kaldığı iddia edilen diğer ekipmanlara el koydu.
İsrail ordusu, bu materyallerin imhasını gösteren videolar yayımlayarak, bu eylemlerin İsrail ve Golan Tepeleri’nin güvenliğini sağlamak amacıyla bir “ileri savunma misyonu” kapsamında gerçekleştirildiğini belirtti. Ancak operasyon, yerel halk ve uluslararası gözlemciler tarafından, İsrail’in yasadışı işgal ve genişleme politikalarının bir devamı olarak sert bir şekilde eleştirildi.
İsrail güçleri, Kuneytra ve Dera’nın batı etekleri de dahil olmak üzere Hermon Dağı gibi bölgeleri ele geçirerek etkilerini genişletti. İsrailli yetkililer bu hamleleri “geçici güvenlik önlemleri” olarak tanımlasa da, bu adımların Suriye içinde 15 kilometrelik bir kontrol alanı ve 60 kilometrelik bir istihbarat bölgesi oluşturma stratejisinin parçası olduğu ifade ediliyor.
Yerel Halk Üzerindeki Etkiler
İsrail işgali, bölgedeki binlerce Suriyelinin hayatını olumsuz etkiledi. Kuneytra ve Dera illerinde protestolar patlak verdi; göstericiler İsrail güçlerinin geri çekilmesini talep etti. 25 Aralık’ta, Kuneytra kırsalında protestoculara İsrail askerleri tarafından ateş açılması sonucu siviller yaralandı. Benzer olaylar günler önce Yermük Havzası’nda yaşandı; İsrail askerlerinin göstericilere ateş açtığı bildirildi.
İşgaller, tarım ve arıcılık faaliyetlerini de engelledi. Vadi Mariyah gibi bölgelerde çiftçiler ve arıcılar, İsrail kontrol noktaları nedeniyle topraklarına erişim sağlayamıyor, bu durum ciddi ekonomik kayıplara yol açıyor. Arıcılar, kovanlarına bakım yapamadıkları ve bal toplayamadıkları için on binlerce dolar zarar ettiklerini söylüyor.
Yerel halk, BM ve diğer uluslararası kuruluşlardan müdahale talebinde bulundu, ancak şu ana kadar somut bir ilerleme kaydedilmedi. Yermük Vadisi’ndeki çiftçiler, kabak ve domates gibi geçimlerini sağlayan ürünleri ekmekte zorlanıyor.
Uluslararası Tepkiler ve Endişeler
İsrailli yetkililer, Başbakan Benjamin Netanyahu da dahil olmak üzere, ordunun eylemlerini, Esad rejiminin ardından oluşan güç boşluğundan kaynaklanan “potansiyel tehditleri” önlemek gerektiğiyle savundu. Ancak eleştirmenler, işgalin uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve zaten hassas olan bölgeyi daha da istikrarsızlaştırdığını belirtiyor.
İbranice yayın yapan medya, İsrail’in Suriye’nin güneyindeki uzun vadeli kontrol planlarını ortaya koyarken, yetkililer yeni Suriye yönetiminin gelecekte İsrail’e karşı tavır alabileceği endişesini dile getirdi. Üst düzey bir İsrailli yetkili, “Yeni Suriye liderliği gelecekte bize karşı dönebilir” diyerek askeri varlığın devam etmesini gerekçelendirdi.
İşgal, ayrıca bölgedeki militarizasyon ve mezhepçi ayrılık korkularını artırdı. Gözlemciler, İsrail’in eylemlerinin yerel topluluklarda öfkeyi körükleyebileceği ve Suriye’nin yıllarca süren çatışmalar sonrası yeniden inşa çabalarını zorlaştırabileceği konusunda uyarıyor.
Geleceğe Dair Sorular
İsrail, Suriye’nin güneyindeki kontrolünü pekiştirirken, eylemlerinin uzun vadeli sonuçlarına dair sorular gündeme geliyor. İsrailli yetkililer önlemlerin geçici olduğunu savunsa da, açık bir geri çekilme takviminin olmaması, daha geniş toprak hedeflerine yönelik spekülasyonları artırıyor.
Yerel direniş ve uluslararası baskının önümüzdeki aylarda yoğunlaşması beklenirken, Suriyeliler ve uluslararası toplum, İsrail’in devam eden işgal ve genişleme politikalarının sonuçlarıyla yüzleşmeye devam edecek.