
ABD ve Rusya’nın Suriye’deki askeri üsleri ve görevleri, uluslararası liderlerin bölgesel istikrar ve Suriye’nin egemenliği üzerindeki etkilerini tartışmasıyla yeniden gündeme geldi. ABD güçleri, IŞİD’le mücadele ve güvenlik risklerinin yönetimine odaklanmaya devam ederken, Avrupa liderleri, Rusya’nın Suriye’den çekilmesi ve askeri üslerini dağıtması çağrılarını yoğunlaştırarak, bunların hem Suriye hem de Avrupa güvenliği için tehdit oluşturduğunu belirtti.
Almanya’dan Rusya’nın Çekilmesi İçin Çağrı
Almanya, Rusya’nın Suriye’deki askeri üslerinin kapatılması ve güçlerinin çekilmesi çağrısında bulunarak, Moskova’yı Avrupa güvenliği için birincil tehdit olarak nitelendirdi. Almanya’nın Suriye koordinatörü Tobias Lindner, Der Spiegel’e verdiği demeçte, “Rusya, Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymalıdır” dedi ve bu durumun özellikle Moskova için geçerli olduğunu vurguladı.
Lindner, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in devrik diktatör Beşar Esad’a sağladığı askeri desteği eleştirerek, Rusya’nın Suriye’deki rolünü Akdeniz, Libya ve Afrika’da faaliyet göstermek için daha geniş bir stratejinin parçası olarak tanımladı. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da Şam ziyareti sırasında bu görüşleri yineleyerek, Rusya’nın Esad’a verdiği desteği kınadı ve Rus güçlerinin çekilmesi çağrısında bulundu.
AB dış politika sorumlusu Kaya Kallas, İran ve Rus güçlerinin çekilmesinin Suriye’nin yeni otoriteleriyle diyalog için bir ön koşul olduğunu ifade etti. Kallas, “İran ve Rusya, Suriye’nin yeni geleceğini inşa etmede hiçbir rol oynamamalıdır” dedi.
Rusya’nın Askeri Hedefleri
Rusya’nın Suriye’deki uzun süreli askeri varlığı, eski Esad rejimiyle yapılan ikili anlaşmalar çerçevesinde Tartus’taki deniz üssü ve Hmeymim hava üssünü içeriyor. Moskova, bu üsleri Akdeniz’de ve ötesinde güç projeksiyonu yapmak için kullanarak Libya, Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ne kuvvet gönderdi.
Bu üsleri güvence altına alan anlaşmalar teknik olarak bağlayıcı olsa da Lindner, bu anlaşmaların gözden geçirilebileceğini belirtti. “Bu anlaşmaların sonlandırılıp sonlandırılmayacağına Suriyelilerin kendileri karar vermeli,” dedi. Ancak, birçok Suriyeli, Rusya’nın savaşta oynadığı rol ve Esad rejimine verdiği destek nedeniyle Moskova’ya derin bir öfke duyuyor.
ABD’nin IŞİD’e Yönelik Operasyonları
Öte yandan, ABD, IŞİD ile mücadeleye ve kuzeydoğu Suriye’de “istikrarı sağlamaya” odaklanmaya devam ediyor. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) komutanı General Michael Kurilla, Suriye’ye yaptığı son ziyarette, IŞİD’i yenilgiye uğratma ve yeniden canlanmasını önleme çabalarını değerlendirdi.
General Kurilla, on binlerce IŞİD bağlantılı kişinin kaldığı El-Hol kampını ziyaret ederek, uluslararası yeniden yerleştirme ve rehabilitasyon çabaları olmadan bu kampların yeni bir radikal kuşağın ortaya çıkmasına zemin hazırlayabileceği konusunda uyardı.
“CENTCOM, IŞİD’in kalıcı yenilgisi ve bölge genelinde istikrar sağlama konusundaki bağlılığını sürdürüyor,” diyen Kurilla, tehditle başa çıkmada uluslararası iş birliğinin önemine vurgu yaptı.
ABD Kuvvetlerinin Stratejik Önemi
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Amerikan güçlerinin Suriye’deki varlığını savunarak, bu güçlerin tutuklama kamplarını güvence altına alma ve IŞİD savaşçılarının yeniden güç kazanmasını önleme konusundaki rolünün altını çizdi.
“Suriye korumasız bırakılırsa, IŞİD savaşçıları yeniden sahneye dönecektir,” diyen Austin, Associated Press’e yaptığı açıklamada, ABD’nin kilit ortağı olan Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) IŞİD’e karşı mücadelede ve bölgede güvenliğin sağlanmasında önemli bir rol oynadığını belirtti.
Austin, gelecekte SDG’nin geçiş hükümeti altında Suriye ordusuna entegre edilebileceğini kabul etti. Ancak şu anda ABD’nin önceliğinin, “IŞİD’in üzerinde baskıyı sürdürmek” ve Suriye’deki çıkarlarını korumak olduğunu ifade etti.
Egemenlik ve İstikrar Çağrıları
Beşar Esad’ın düşüşünün ardından Suriye Geçiş Hükümeti (SGH), ülkeyi yeniden inşa etmeye çalışırken, yabancı askeri güçlerin varlığı tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor. ABD, misyonunun terörle mücadeleye odaklandığını iddia etse de bazı eleştirmenler, bunun istikrarsızlığa katkıda bulunduğunu ve SDG gibi terör bağlantılı grupları destekleyerek Suriye’nin birliğini baltaladığını savunuyor.
Öte yandan, AB’de birçok kişi, Rusya’nın Suriye’deki üslerinin ülkenin egemenliğini zedelediğini ve toparlanmasını zorlaştıran daha geniş jeopolitik hedeflere hizmet ettiğini vurguluyor.
Devam eden tartışmalar, uluslararası çıkarlar ile Suriye’nin istikrar ve bağımsızlık ihtiyacını dengelemenin zorluklarını ortaya koyuyor. Şu anda hem ABD hem de Rusya, Suriye’nin geleceğini şekillendirmede önemli roller oynamaya devam ediyor, ancak çok farklı hedeflerle.