Uluslararası toplum, devrik Suriye lideri Beşar Esad’ı, yönetimi sırasında işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardan sorumlu tutma çabalarını yoğunlaştırıyor. Yeni tutuklama emirleri ve çeşitli yargı mercilerinde başlatılan davalar, Esad rejiminin mağdurlarına adalet sağlama yolunda önemli adımlar olarak değerlendiriliyor.
Fransız Mahkemesinden Yeni Tutuklama Emri
21 Ocak Salı günü bir Fransız mahkemesi, Beşar Esad hakkında 2017 yılında Dera’daki bombalamalarla bağlantılı olarak savaş suçlarına iştirak suçlamasıyla yeni bir tutuklama emri çıkardı. Bu saldırıda, eski rejime bağlı helikopterlerin düzenlediği saldırıyla Fransız-Suriyeli vatandaş Salah Ebu Nabut’un hayatını kaybettiği iddia ediliyor.
Fransız yargı makamları, Esad’ın saldırıyı doğrudan emrettiğine ve gerekli araçları sağladığına inanıyor. Mağdurun oğlu Ömer Ebu Nabut, bu gelişmeyi adalet arayışının uzun süredir beklenen bir sonucu olarak değerlendirdi.
Paris Ceza Mahkemesi’nin İnsanlığa Karşı Suçlar Bölümü tarafından çıkarılan bu yeni tutuklama emri, 2013 yılında Doğu Guta’daki kimyasal silah saldırılarına ilişkin 2023’te çıkarılan bir önceki emirle bağlantılı. Bu saldırıda binin üzerinde sivil hayatını kaybetmişti. O tutuklama emri Esad’ın kardeşi Mahir Esad ile rejimin üst düzey yetkililerinden Gassan Abbas ve Bassam el-Hassan’ı da kapsıyordu.
Fransız yargısı, Temmuz 2024’te Esad’ın devlet başkanı olarak sahip olduğu kişisel dokunulmazlığın mutlak olmadığını karara bağlayarak daha fazla hukuki işlemin önünü açmıştı. Paris Temyiz Mahkemesi, bu son davayı 26 Mart’ta inceleyecek.
UCM’ye Sevk Çağrıları
Birleşmiş Milletler İşkence Özel Raportörü Alice Gill Edwards, Esad’ın Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) yargılanmasını “rejimin suçlarını ele almak için en uygun yer” olarak nitelendirdi. Edwards, rejim tarafından sistematik şekilde işlenen işkence, zorla kaybetme ve yargısız infazlara dikkat çekerek uluslararası toplumu kararlı hukuki adımlar atmaya çağırdı.
“Esad rejimi, halkı kontrol altında tutmak, korku salmak ve meşru muhalefeti bastırmak için yıllardır işkence yöntemlerini kullanıyor,” diyen Edwards, Suriye Geçici Hükümeti’ni (SGH) UCM’nin Roma Statüsü’nü onaylamaya çağırdı. Bu, mahkemeye Suriye’de işlenen suçlar üzerinde yargı yetkisi kazandıracak bir adım olarak görülüyor.
Edwards ayrıca Sierra Leone ve Kamboçya’da kullanılan modellerde olduğu gibi ulusal ve uluslararası yargı uzmanlığını birleştiren karma bir mahkeme kurulmasını önerdi.
Türkiye’den Sednaya Hapishanesi Suçları Hakkında Hukuki Adım
Buna paralel olarak, Türk avukat Gülden Sönmez, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na Esad ve diğer rejim yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Şikayet, kitlesel infazlar, işkence ve ciddi insan hakları ihlallerinin yaşandığı “insan mezbahası” olarak bilinen Sednaya Hapishanesi’ne odaklanıyor.
Davada, 17 üst düzey Esad dönemi yetkilisi için uluslararası tutuklama emirleri talep ediliyor. Sönmez, dava için Suriye’deki STK’lar ve uluslararası insan hakları örgütlerinden ek belge sağlamalarını istedi.
Dava dilekçesi, toplu mezarlar ve hayatta kalanların tanıklıkları gibi yeni kanıtlara atıfta bulunarak, gözaltı merkezleri çevresinde saha araştırmaları yapılması çağrısında bulunuyor. “Bu hukuki adım, Esad’ın vahşetlerinin sayısız kurbanına adalet sağlamayı amaçlıyor,” diyen Sönmez, rejimin Suriye sınırları dışında da hesap vermesi gerektiğinin altını çizdi.
Uluslararası Mekanizma Araştırmaları Genişletiyor
Bu arada Suriye Uluslararası, Tarafsız ve Bağımsız Mekanizması’nın (UTBM) başkanı Robert Petit, SGH ile iş birliğini görüşmek üzere Şam’ı ziyaret etti. Suriye’deki savaş suçlarını araştırmak ve belgeler toplamak için kurulan UTBM, gelecekteki hukuki işlemler için kanıtları toplama ve koruma amacı taşıyor.
Petit, Esad’ın iktidardan düşmesinin hesap verebilirlik çabalarını artırmak için bir fırsat sunduğunu belirtti. Ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, “Yıllardır etkilenen sayısız mağdur için adalet sağlamak ve kanıtları korumak için çalışmalarımıza devam ediyoruz,” dedi.
Hesap Verebilirlik Yolu
Esad’ı sorumlu tutma yolunda önemli ilerlemeler kaydedilmiş olsa da hukuk uzmanları, özellikle Esad’ın iadesini sağlama ve uluslararası hukuki çabaları koordine etme konusunda zorlukların devam ettiğini belirtiyor. Ancak son gelişmeler, mağdurlar ve insan hakları örgütleri arasında adaletin erişilebilir olduğuna dair umutları yeniden yeşertti.
Uluslararası toplum hukuki yolları takip etmeye devam ederken, yeni Suriye yönetimi, hesap verebilirlik çabalarını destekleme ve soruşturma organlarıyla iş birliğini kolaylaştırma taahhüdünü dile getirdi. Küresel kurumların artan baskısı altında, Esad ve rejiminin diğer üst düzey figürlerinin bu büyüyen hukuki meydan okumalar karşısında nasıl bir tutum alacağı merakla bekleniyor.