
Suriye güvenlik güçleri, devrik lider Beşar Esad’ın kuzeni ve eski rejimin en ağır savaş suçlularından biri olan Atıf Necib’i, Lazkiye kırsalında on gün süren bir takip operasyonunun ardından ele geçirdi. 2011’de Suriye devrimini tetikleyen Dera’daki protestoların kanlı bir şekilde bastırılmasında başrol oynayan Necib, kaçak yollarla ülkeyi terk etmeye çalışırken El Haffe kasabası yakınlarında yakalandı.
On Yıldan Fazla Süren Takibin Sonu: Tutuklama
Lazkiye Kamu Güvenliği Müdürü Mustafa Kenafati, Necib’in Şam’dan Ceble kırsalına doğru hareket ettiği bilgisini aldıktan sonra yakından takip edildiğini ve güvenlik güçlerinin titizlikle planlanmış bir pusu kurarak onu sınırı geçmeden önce ele geçirdiğini açıkladı.
Kenafati, Necib’in yanında, rejimin Aralık ayında çökmesinin ardından uzlaşma merkezlerinden kaçan eski rejim subaylarının da bulunduğunu belirtti. Bu kişilerden bazıları hâlâ firarda olsa da yetkililer, Suriye halkına zulmeden tüm savaş suçlularını yakalamakta kararlı olduklarını vurguladı.
“Suriye halkına karşı işlenen suçların faillerini adalete teslim etmek ve bölgede güvenliği sağlamak amacıyla bu operasyon gerçekleştirildi,” diyen Kenafati, resmi haber ajansı SANA’ya açıklamalarda bulundu.
Tuğgeneral Atıf Necib, Esad rejiminin güvenlik biriminin en korkulan isimlerinden biriydi. 2011’de Dera’daki Siyasi Güvenlik Şubesi başkanı olarak görev yaparken, rejime karşı ilk büyük protestoların başlamasına neden olan çocukların tutuklanması ve işkence edilmesinden doğrudan sorumluydu.
İnsan hakları örgütlerine göre, Necib bizzat gözaltına alınan çocukların işkence edilmesini yönetti. Bunlar arasında, cesedi ağır işkence izleriyle ailesine teslim edilen Hamza Hatib de bulunuyordu. Bu olay, Suriye genelinde büyük öfkeye yol açarak halk ayaklanmasını başlatan kıvılcım oldu.
Devrimin ilk günlerinde Dera’daki aşiret liderleri ve Suriyeli ileri gelenler, Necib’e çocukları serbest bırakması ve gerilimi düşürmesi için çağrıda bulundu. Ancak Necib, onları alaya alarak hakaret ettiği gibi, protestoları kanlı bir şekilde bastırma talimatı verdi.
Baskılar arttığında Beşar Esad, Necib hakkında soruşturma başlattığını duyursa da onu cezalandırmak yerine İdlib’e tayin etti ve Haziran 2011’de yurtdışına çıkışını yasaklamakla yetindi.
ABD, 29 Nisan 2011’de Necib’i savaş suçları nedeniyle yaptırım listesine alırken, Avrupa Birliği de 9 Mayıs 2011’de benzer yaptırımlar uyguladı. Eski rejim, 2020’nin Aralık ayında da kız kardeşi Rim Necib ve eşi Alaa İbrahim’in mal varlıklarına el koyarak, bu hamleyi Esad’ın kendini aklama çabası olarak yorumlayanların iddialarını güçlendirdi.
Adalet Yolunda Sembolik Bir Adım
Atıf Necib, işlemiş olduğu suçlar nedeniyle yargılanmak üzere yetkili mahkemelere sevk edildi. Yetkililer, şeffaf bir yargılama süreci yürütüleceğini belirterek, yeni Suriye yönetiminin yargısız infazlar yerine hukukun üstünlüğünü esas aldığını vurguladı.
“Savaş suçlularını yargılama mekanizması, rastgele yöntemlerle değil, yetkili mahkemeler aracılığıyla işleyecektir,” diyen Kenafati, tüm sanıkların adalet çerçevesinde yargılanacağını ifade etti.
Bu tutuklama, eski rejim yetkililerine yönelik açılan ilk büyük dava olarak dikkat çekerken, yeni yönetimin savaş suçlularını yargılama konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor.
Ancak insan hakları savunucuları, Necib gibi daha birçok suçlunun hâlâ firarda olduğuna ve Suriye’de işlenen savaş suçlarının sorumlularının tam anlamıyla hesap vermesi için uluslararası mahkemelerin devreye girmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Halkın Tepkisi
Atıf Necib’in yakalanması, özellikle Dera’da büyük bir memnuniyetle karşılandı. Bölge halkı, bu tutuklamayı 2011’deki baskılar sırasında hayatını kaybedenler için geç de olsa gelen bir adalet adımı olarak değerlendirdi.
Mağdur aileler ve aktivistler, rejime hizmet eden diğer üst düzey yetkililerin de yargılanması çağrısında bulunarak, uluslararası mahkemelerin sürece dâhil olmasını talep etti.
“Bu sadece bir başlangıç,” diyen, kuzeni Necib’in gözaltı merkezlerinde işkence gören Dera merkezli aktivist Ömer Masri, şöyle konuştu:
“Rejime hizmet eden her savaş suçlusu adalet önünde hesap vermelidir. Suriye halkı, onlara yaşatılanları asla unutmayacak.”