
Başkan Ahmed el-Şara liderliğindeki yeni Suriye yönetimi, ülkenin kuzeydoğusunun ulusal yönetime entegrasyonunu sağlamak için çabalarını yoğunlaştırarak, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Kürt Ulusal Konseyi (KUK) ile uzun vadeli istikrarı sağlamak için müzakereler yürütüyor. Kürt gruplar ve bölgesel aktörlerle süregelen görüşmelerin ortasında, Şam yönetimi, bölgedeki yönetim ve güvenlik sorunlarına diplomatik bir çözüm bulmayı hedefliyor.
Kürt Ulusal Konseyi Müzakerelere Açıklık Sinyali Veriyor
Suriye Kürtlerini temsil eden önemli bir siyasi blok olan Kürt Ulusal Konseyi (KUK), son olarak el-Şara’nın göreve başlamasını kutladı ve kapsayıcı bir yönetişim, yeni bir anayasa ve Kürt haklarının korunması gerektiğini vurguladı. KUK’nun 4 Şubat’ta yayımlanan açıklamasında, Suriye’nin siyasi parçalanmışlığını sona erdirme ve tüm vatandaşlar için barışçıl bir gelecek sağlama taahhüdü ifade edildi.
Konsey, eşit haklar ve özgürlükleri garanti altına alacak bir anayasanın hazırlanmasının önemini vurguladı ve müzakerelerde “diyalog, açıklık ve şiddetin reddedilmesi” ilkesine dayalı bir yaklaşım önerdi. KUK’nun Şam ile diyaloga açık olması, Kürt siyasi stratejisinde bir değişimi işaret ediyor, özellikle de tarihsel olarak KUK ile karşı karşıya olan Demokratik Birlik Partisi (PYD) de dahil olmak üzere diğer Kürt partileriyle doğrudan müzakerelere girme hazırlıkları sürüyor.
Şam ile Kürt Siyasi Görüşmeleri Hız Kazanıyor
Geçen hafta önemli bir ilerleme kaydedildi: SDG Komutanı Mazlum Abdi ve KUK, Şam ile müzakereler için ortak bir Kürt heyeti oluşturma konusunda anlaştı. ABD ve Fransa dışişleri bakanlıklarının aracılık ettiği görüşmeler, Suriye’deki “Kürt meselesine” barışçıl bir çözüm bulmaya yönelik uluslararası desteğin arttığını gösteriyor.
Görüşmelerin dört yıl aradan sonra yeniden başladığı belirtiliyor ve bu görüşmelerin Kürt özerkliği, güvenlik düzenlemeleri ve Suriye’den PKK bağlantılı yabancı unsurların çekilmesi gibi konuları ele alması bekleniyor.
SDG’nin Değişen Pozisyonu
Suriye yönetiminin SDG’ye yaklaşımı son aylarda değişti. Bölgenin merkezi hükümet kontrolüne geri dönmesi gerektiğini vurgulayan Şam yönetimi, askeri baskı ve siyasi temasın karışımını kullanıyor. Suriye Savunma Bakanı Murhaf Abu Kasra, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, ‘Allah’ın dilemesiyle bölgenin kurtarılacağına ve sorunun barışçıl bir şekilde çözülmesinin daha iyi olacağına’ dikkat çekti.
Ancak, Bakan, gerekirse askeri gücün kullanılabileceğini ve özellikle SDG’nin Arap nüfusunun yoğun olduğu bölgelerdeki kontrolünü belirtti. SDG’nin cezaevlerinde binlerce IŞİD tutuklusunun bulunması, durumu daha da karmaşık hale getiriyor, çünkü Şam yönetimi bu tutukluların Suriye yargı sistemine devredilmesini istiyor.
Türkiye-Suriye Koordinasyonu
Son diplomatik temaslar, Şam yönetiminin kuzeydoğudaki pozisyonunu güçlendirdi. Suriye Dışişleri Bakanı Es’ad Şeybani, Ocak ayında Türkiye’yi ziyaretinde, SDG’nin mevcut yapısının sürdürülemez olduğunu ve Arap kabilelerinin kendi bölgelerine geri dönmelerinin sağlanması gerektiğini vurguladı.
Türk yetkililer de benzer görüşleri dile getirerek, Suriye topraklarından olası bir çekilmenin, PKK’nın bölgedeki etkisinin ortadan kaldırılmasına bağlı olduğunu belirttiler. Türk destekli Suriye gruplarının Suriye Savunma Bakanlığı’na katılmasıyla, PKK’ya bağlı güçlere karşı askeri operasyonların yapılması, müzakerelerin başarısız olması durumunda bir seçenek olabilir.
Bölgedeki durum, PKK kurucusu Abdullah Öcalan’ın bu ayın ilerleyen zamanlarında yapması beklenen konuşmasıyla da etkilenebilir. Türk analistler, Öcalan’ın silah bırakma ve siyasi katılım çağrısı yapabileceğini düşünüyor; bu da SDG’nin kararlarını önemli ölçüde etkileyebilir. Şam yönetimi, Öcalan’ın açıklamalarının etkileri netleşene kadar büyük askeri bir harekât yapmayı bekliyor.
Belirsizlik Havası
Müzakerelere rağmen, Başkan Şara, SDG ile nihai bir çözüm sağlanacağına dair şüphelerini dile getirdi. The Economist dergisine verdiği röportajda, müzakereler devam etse de, geniş Suriye halkının federalizme karşı olduğunu belirtti.
Yeni Suriye yönetimi, herhangi bir çözümün, Suriye’nin toprak birliğini sağlaması, SDG’nin kontrolündeki alanları ulusal yapıya entegre etmesi ve Suriye dışındaki PKK savaşçılarının ülkeden çıkarılmasını sağlaması gerektiğini net bir şekilde belirtiyor. SDG liderliğinin bu şartları kabul edip etmeyeceği ise belirsizliğini koruyor.