
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara, İngiliz siyasi podcast programı The Rest Is Politics’e verdiği geniş kapsamlı ve samimi röportajda, savaşçı geçmişinden devlet adamlığına dönüşümünü ve Suriye’nin geleceğine dair vizyonunu anlattı. İngiliz gazeteci ve eski siyasi danışman Alastair Campbell ile eski Muhafazakâr Bakan Rory Stewart’ın gerçekleştirdiği röportaj, geleneksel siyasi analizlerden çok Şara’nın kişisel yolculuğuna odaklanmasıyla dikkat çekti.
Direnişten Devlet Başkanlığına
Baas rejiminin devrilen lideri Beşar Esad’a karşı direnişin başlıca liderlerinden biri olan Şara, gençlik yıllarını, Irak’taki dönemini ve hapishanede geçirdiği süreci anlattı. Hapishanedeki yıllarını, siyasi bakış açısını şekillendiren bir deneyim olarak nitelendiren Şara, Suudi Arabistan’da, işgal altındaki Suriye Golan Tepeleri’nden gelen bir ailenin çocuğu olarak doğduğunu belirtti. Babasının siyasi aktivizmi ve aile içinde yapılan siyasi tartışmaların, ideolojik gelişiminde önemli rol oynadığını ifade etti.
Siyasi dönüşümü, Irak’ta geçirdiği beş yıllık hapis cezasıyla hızlandı. Ebu Garib ve Bucca gibi çeşitli cezaevlerinde tutulan Şara, bu süreçte farklı fikirlerle tanıştığını ve özellikle mezhepçilikle ilgili bazı görüşleri “şoke edici” bulduğunu dile getirdi.
Serbest kaldıktan sonra Suriye’ye dönen Şara, Esad rejimine ve aşırıcı gruplara karşı silahlı direnişi yönetti. “Yalnızca DEAŞ ile yaşanan çatışmalarda 1.200’den fazla adamımızı kaybettik,” diyerek örgüte karşı ideolojik ve askeri mücadelesini vurguladı.
Suriye’nin Geleceği İçin Vizyonu
Şara, Esad rejiminin düşüşüyle devrim sürecinin sona erdiğini ve artık ülkenin yeniden inşa aşamasına geçtiğini belirtti. Yeni bir anayasanın hazırlanması için bir Ulusal Diyalog Konferansı düzenleneceğini, ardından seçimlere gidileceğini ifade etti. Zorunlu askerlik uygulamasına son verdiklerini ve bunun yerine gönüllü katılım esasına dayalı bir sistem getirdiklerini söyleyen Şara, bu uygulamanın büyük ilgi gördüğünü ekledi.
Dış ilişkiler konusunda ise Suriye’nin yabancı güçlerin savaş alanı olmasına son vermek istediklerini belirtti. Zorla göç ettirme uygulamalarına tamamen karşı olduğunu vurgulayan Şara, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’den Filistinlilerin başka bölgelere yerleştirilmesine dair son açıklamalarını sert bir dille eleştirdi. “Filistin davasının 80 yıllık dersi, toprağa sahip çıkmaktır,” diyerek zorunlu göçün hem ahlaki hem de pratik açıdan kabul edilemez olduğunu söyledi.
Yaptırımlar ve Ekonomik Kalkınma
Şara, Suriye’ye uygulanan yaptırımların derhal kaldırılması gerektiğini belirtti. Yaptırımların, Esad rejiminin işlediği suçlar nedeniyle uygulandığını ancak artık geçerliliğini yitirdiğini savundu. Ülkenin ekonomik kalkınması için belirli bir ülkeyi model almayacaklarını, ancak Singapur, Brezilya ve Ruanda gibi farklı ülkelerin tecrübelerinden ilham alarak kendilerine özgü bir ekonomik sistem oluşturacaklarını açıkladı.
Röportaj, Şara’nın medya ile iletişim yeteneğini ve zor sorular karşısındaki hâkimiyetini gözler önüne serdi. King’s College doktora öğrencisi Siba Madwar, Şara’nın konuşmayı ustalıkla yönlendirdiğini ve odağı kendi siyasi vizyonuna kaydırdığını belirtti. Madwar, “Bu röportaj, CNN’de verdiği ilk röportajdan sonra en etkileyici olanı,” yorumunu yaptı.
Suriye’nin karşı karşıya olduğu zorluklara rağmen Şara, iyimser bir ton benimsedi. “Önceki rejimden tamamen yıkılmış bir ülke devraldık,” diyerek mevcut durumun zorluklarını kabul etti ve ekledi: “Bu, biz Suriyelilerin aşması gereken bir meydan okuma. Hiçbir şey imkânsız değil. Azim ve çalışkanlıkla Suriye’yi yeniden canlandırabilir ve bölgesel hatta küresel bir başarı hikayesine dönüştürebiliriz.”