
Suriye’deki siyasi geçiş süreci, özellikle ülkenin kuzeyinde faaliyet gösteren Kürt liderliğindeki güçlerin rolüne yeniden odaklanılmasına neden oldu. Bu bağlamda, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) durumu dikkat çekiyor. Yaklaşan Suriye Ulusal Konferansı’nda (SUK) Kürtlerin temsiliyetine yer verileceği belirtilirken, SDG’nin Suriye ordusuna entegre olmayı reddetmesi ve PKK ile olan bağları, doğrudan katılımını engelleyen başlıca unsurlar olarak öne çıkıyor.
Suriye Ulusal Konferansı’na Dışlanma
SUK Hazırlık Komitesi Sözcüsü Hasan ed-Dağim, SDG’nin askeri yapılarını dağıtıp Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı hale gelmedikçe konferansa davet edilmeyeceğini açıkladı. Dağim, “Silahlar ve askeri yapılanmalar konuşulmaya devam ettiği sürece bu diyaloğun içinde yer alamazlar” dedi.
Komite, konferansın siyasi diyaloğa odaklandığını ve askeri grupların burada yer almayacağını vurguladı. SDG ile Şam yönetimi arasında müzakereler sürerken, SDG ulusal orduya bireysel katılım yerine bütün bir yapı olarak entegre olmayı talep ediyor. Ancak Şam, konferansa katılmak isteyen tüm silahlı grupların feshedilerek devlet kurumlarına entegre edilmesi gerektiğini savunuyor.
SDG’nin dışlanması, Kürt Ulusal Konseyi (KUK) gibi Kürt siyasi grupların tepkisini çekti. KUK, Kürt halkının adil bir şekilde temsil edilmesi gerektiğini belirterek, “Hazırlık komitesinin oluşumu, ülkedeki siyasi ve ulusal çoğulculuğu yansıtmalıydı” ifadelerini kullandı. Konsey, Kürtlerin dahil edilmemesinin konferansın meşruiyetini zayıflatabileceği uyarısında bulundu.
PKK Faktörü: İdeolojik ve Operasyonel Bağlar
SDG’nin konferansa katılımının önündeki en büyük engellerden biri, terör örgütü olarak kabul edilen PKK ile süregelen ilişkileri. PKK’nın PYD ve SDG üzerindeki etkisi, hem Şam yönetimi hem de uluslararası aktörler açısından bir endişe kaynağı olarak görülüyor.
PKK’nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan’ın, bugün 15 Şubat’ta yapacağı konuşmada örgütün bölgesel stratejisi ve PYD-SDG ile olan ilişkisine değinmesi bekleniyor. Bu konuşma, Suriyeli Kürt gruplar arasındaki iç bölünmelerin derinleşebileceği yönündeki kaygıları artırdı.
SDG içindeki Kuzey Demokratik Güçleri’nin sözcüsü Mahmud Habib, örgütün PKK komutası altında hareket ettiğini reddederken ideolojik benzerlikleri kabul etti. Habib, “Abdullah Öcalan bir düşünce insanıdır ve pek çok kişi onun fikirlerini benimsemektedir. Ancak bir felsefeyi benimsemek, Türkiye’deki saha faaliyetlerini üstlenmek anlamına gelmez” dedi. SDG’nin bir Suriye gücü olduğunu ve ulusal savunmaya odaklandığını savundu.
Buna rağmen, Suriye’de PKK ile bağlantılı kadroların varlığı ve PYD ile PKK arasındaki tarihsel ilişkiler, iki oluşumu birbirinden ayırma çabalarını zorlaştırıyor. Öcalan’ın ideolojisinin PYD yönetimi üzerindeki etkisi, Şam’ın SDG’den yabancı silahlı gruplarla tüm bağlarını koparmasını istemesinin temel nedenlerinden biri olarak gösteriliyor.
Şam ile Müzakereler ve Kürtler Arasındaki Siyasi Bölünmeler
SDG, SUK’a katılmasa da Şam yönetimiyle dolaylı müzakereleri sürdürüyor. Habib, görüşmelerin medyadan uzak bir şekilde devam ettiğini ve ilerleme kaydedilmesi için dikkatli bir süreç izlendiğini belirtti. Habib ayrıca SDG’nin silahlarının Suriye devleti kontrolü altına alınmasının güvenlik boşluklarını önleyebileceğini savunsa da tam askeri entegrasyonun temel bir sorun olmaya devam ettiğini ifade etti.
Öte yandan, KUK gibi bazı Kürt partileri Şam yönetimiyle doğrudan temas kurarak farklı bir yol izliyor. KUK, kısa süre önce Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’ndan ayrılarak Şam ile iş birliğine yöneldi. Konsey, “Önümüzde yeni bir aşama var ve Kürt halkının haklarını güvence altına almak için yeni yönetimle görüşmeler yapacağız” şeklinde bir açıklama yaptı.
PYD’nin önde gelen isimlerinden Salih Müslim ise SUK’un meşruiyetini tanımadıklarını belirtti. SDG’ye bağlı siyasi yapıların konferansa dahil edilmemesi halinde sonuçlarını kabul etmeyeceklerini söyledi. SDG Medya Ofisi Direktörü Ferhad Şami ise, “Eğer bir Suriye konferansı SDG’yi veya Özerk Yönetim’i dışlarsa, ulusal ve kapsayıcı olamaz” dedi.
Katılım İçin Şartlar
SDG’nin Suriye’nin geleceğindeki rolüne dair süregelen tartışmalar, ülkenin siyasi geçiş sürecindeki karmaşıklıkları gözler önüne seriyor. Kürtlerin Suriye Ulusal Konferansı’nda yer alması beklenirken, SDG’nin silahlı yapısını dağıtmayı reddetmesi ve Suriye ordusuna tam entegrasyon sağlamaması, konferansa katılımının önündeki temel engel olmaya devam ediyor.
Ayrıca, PKK’nın Suriye’deki Kürt siyaseti üzerindeki etkisi, ortak bir siyasi temsiliyet oluşturma çabalarını zorlaştırıyor. PYD ve SDG, PKK ile ideolojik ve operasyonel bağlarını sürdürdüğü sürece, Suriye’nin ulusal çerçevesine tam entegrasyonları tartışmalı bir konu olmaya devam edecek.
Tüm bu zorluklara rağmen, Kürt siyasi hareketleri Suriye’nin geleceğinde önemli bir yer tutuyor. Ancak tam katılım sağlayabilmeleri, Şam’ın belirlediği şartlara uymalarına bağlı: Askeri entegrasyon, yabancı silahlı örgütlerden bağımsız bir siyaset ve ulusal birliğe bağlılık.