
Uluslararası Yaptırımların Etkisi
Human Rights Watch (HRW) tarafından dün, 18 Şubat’ta yayımlanan raporda, Suriye’ye yönelik kapsamlı uluslararası yaptırımların ülkenin yeniden inşasını ve temel hizmetlerin yeniden sağlanmasını engellediği belirtildi. ABD, Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılması için net şartlar sunulmadığını vurgulayan HRW, bu kısıtlamaların milyonlarca Suriyelinin elektrik, sağlık hizmetleri ve temiz su gibi temel ihtiyaçlara erişimini zorlaştırdığını kaydetti.
Altyapı ve Temel Hizmetler Üzerindeki Etkileri
On üç yıldır süren savaş ve zorunlu göç, Suriye’nin altyapısını harap etti. Birçok kasaba yaşanmaz hale gelirken, kamu hizmetleri ağır zarar gördü. HRW’ye göre, Suriyelilerin %90’ından fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve 13 milyondan fazla insan yeterli gıdaya ulaşamıyor. En az 16,5 milyon kişinin ise temel ihtiyaçlarını karşılamak için insani yardıma ihtiyacı var.
Savaş nedeniyle hastaneler, okullar, yollar, su tesisleri ve elektrik altyapısı büyük ölçüde tahrip oldu. Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu’nun (UNICEF) verilerine göre, 2011’den bu yana Suriye’deki su arıtma tesislerinin üçte ikisi, su pompalarının yarısı ve su kulelerinin üçte biri zarar gördü. Eğitim sektörü de ciddi sorunlarla karşı karşıya. 7.000’den fazla okulun hasar gördüğü veya tamamen yok olduğu ülkede yaklaşık 2 milyon çocuk eğitimden mahrum kaldı.
HRW’nin Suriye kıdemli araştırmacısı Hiba Zayadin, “Suriye’nin acilen yeniden inşaya ihtiyacı var ve halk hayatta kalmaya çalışıyor. Eski yönetimin çöküşü sonrası geniş kapsamlı yaptırımlar, sağlık, su, elektrik ve eğitim gibi temel hizmetlerin yeniden sağlanmasının önündeki en büyük engel haline geldi” dedi.
Ticaret ve Bankacılık Sektöründeki Kısıtlamalar
Başlangıçta eski yönetim ve yetkililerini hedef alan yaptırımlar, finans ve ticaret alanındaki kısıtlamalar nedeniyle Suriye’nin küresel pazarlara erişimini sınırlandırıyor. ABD en sert yaptırımları uygulayarak, Suriye ile hemen hemen tüm ticari ve mali işlemleri yasaklıyor. Ayrıca, Sezar Yasası kapsamında Suriye ile petrol, gaz, inşaat ve mühendislik alanlarında iş yapan yabancı şirketlere de yaptırım uygulanıyor.
Avrupa Birliği’nin yaptırımları ise Suriye ham petrolünün satın alınmasını yasaklıyor, yatırım yapılmasını engelliyor ve Suriye bankalarının Avrupa finans kurumlarına erişimini kısıtlıyor. Ayrıca, belirli kişiler ve devlet kurumlarıyla yapılan işlemleri yasaklıyor. Birleşik Krallık ise AB’ye benzer yaptırımları sürdürüyor.
HRW, bu geniş kapsamlı yaptırımların enflasyonu artırarak temel malların tükenmesine yol açtığını ve insani yardım muafiyetlerinin bu sorunları çözemediğini belirtti. Hukuki risklerden çekinen finans kuruluşları ve şirketler, Suriye ile çalışmaktan kaçınarak ekonomik toparlanmayı daha da zorlaştırıyor.
Sınırlı Düzenlemeler ve Devam Eden Sorunlar
Batılı hükümetler, Suriye’de değişen siyasi ortama rağmen yaptırımlarda yalnızca küçük düzenlemeler yaptı. Ocak 2025’te ABD, enerji ve havale işlemleriyle ilgili bazı kısıtlamaları kaldırdı. AB, yaptırımları hafifletmek için şartlı bir plan önerirken, Birleşik Krallık ise değişiklik yapacağını duyurdu ancak ayrıntılar henüz netleşmedi.
Suriye Yatırım Ajansı Başkanı Ayman Hamawiye, Reuters’a verdiği demeçte bu adımları “yetersiz” olarak nitelendirerek, ülkenin bankacılık sektörüne yönelik devam eden kısıtlamaların kritik yatırımları engellediğini belirtti. Yeniden inşa maliyetinin 250 milyar doları aşması beklenirken, altyapının, temel hizmetlerin ve ekonomik canlanmanın sağlanması için büyük yatırımlara ihtiyaç duyuluyor.
Sağlık sistemi de büyük bir kriz içinde. Hastanelerin yarısından fazlası hizmet dışı kalırken, tıbbi malzeme sıkıntısı yaşanıyor. Su altyapısının ağır hasar görmesi ise su kaynaklı hastalıkların yayılmasına ve temiz içme suyuna erişimin kısıtlanmasına neden oluyor.
Politika Değişikliği Çağrısı
HRW, yaptırım uygulayan ülkeleri, Suriyeli sivillerin refahını öncelikli hale getirmeye ve temel haklara erişimi engelleyen kısıtlamaları kaldırmaya çağırdı. Kuruluş, Suriye’nin küresel finans sistemine yeniden entegre edilmesini, temel mallara yönelik ticaret kısıtlamalarının hafifletilmesini ve enerji yaptırımlarının gözden geçirilmesini talep etti.
Ayrıca, finans kurumları ve işletmelere açık yasal güvenceler sağlanması gerektiğini vurgulayan HRW, yaptırımlara aşırı uyum gösterilmesinin insani yardım ve ticari faaliyetleri caydırıcı bir etki yarattığını belirtti.
HRW yetkilisi Zayadin, “Geniş çaplı sektörel yaptırımları siyasi hedefler için bir baskı aracı olarak kullanmak yerine, Batılı hükümetler bu yaptırımların siviller üzerindeki doğrudan zararlarını görmeli ve temel haklara erişimi engelleyen kısıtlamaları kaldırmalıdır” dedi. “Geçici muafiyetler ve sınırlı istisnalar çözüm değildir. Sivillere zarar veren yaptırımlar derhal kaldırılmalı, sadece revize edilmekle yetinilmemelidir.”
HRW, yaptırımların insan hakları ihlallerini önlemek için bir araç olabileceğini kabul etmekle birlikte, sivillere orantısız zarar vermemesi gerektiğini vurguladı. Kuruluş, yaptırımların kaldırılmasına yönelik net, ölçülebilir ve ulaşılabilir şartların belirlenmesi gerektiğini ve düzenli değerlendirmelerle insan hakları hedefleriyle uyumlu olup olmadıklarının gözden geçirilmesi çağrısında bulundu.