
ABD Başkanı Donald Trump, Suriye ile ilgili “ulusal acil durumu” bir yıl daha uzatırken, Washington ile Şam arasındaki ilişkiler gerilimli olmaya devam ediyor. Ancak yaşanan diplomatik hareketlilik, taraflar arasında potansiyel bir yeniden yakınlaşmaya işaret ediyor. Trump, Kongre’ye gönderdiği resmi bildiride, Suriye’nin politikalarının ABD’nin ulusal güvenliği, dış politikası ve ekonomisine “olağanüstü tehditler” oluşturduğunu belirtti. Ulusal Acil Durumlar Yasası kapsamında yapılan bu uzatma, mevcut kısıtlamaların 11 Mayıs 2025 sonrasına dek yürürlükte kalacağı anlamına geliyor.
Bu karar, Suriye’nin yönetişim kapasitesi, kimyasal silah kullanımı ve terörle mücadele kabiliyeti gibi konulardaki uzun süredir devam eden ABD endişelerini yeniden teyit ediyor. Politika, George W. Bush’un 2004’te Suriye Sorumluluk Yasası çerçevesinde imzaladığı kararnameye kadar uzanan bir süreklilik taşıyor. Ancak bu hamle, Şam’ın Washington’la diplomatik temas arayışlarını artırdığı bir döneme denk geldi.
Şam, Yaptırımlar Altında Washington’un Kapısını Çalıyor
The Wall Street Journal’a göre, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara yönetimi, ABD’ye yönelik yeni diplomatik açılımlar başlattı. Bu girişimler arasında, gerilimi tırmandırmaktan kaçınmak için İsrail ile dolaylı temaslar kurulması ve ABD’li enerji firmalarına yeniden inşa projeleri için iş birliği teklifleri yer alıyor.
Şara, Batılı firmalarla ortaklık temelinde bir “Suriye’ye özgü Marshall Planı” önerdi ve Trump ile doğrudan görüşmek istediğini bildirdi. Ancak Washington’da, Suriye’nin yön değişikliğinin samimiyeti konusunda ciddi şüpheler var ve mevcut Şam yönetimi hâlâ resmi olarak tanınmıyor.
Suriyeli siyasi analist Radwan Ziadeh, Al-Araby Al-Jadeed’e yaptığı açıklamada, “Amerikan tarafında bazı adımlar var, ancak bunlar çok kısıtlı ve sınırlı” dedi. Katar’ın Suriye kamu çalışanlarının maaşlarını finanse etmesine ABD’nin izin vermesini buna örnek gösterdi. Ancak Ziadeh, Trump yönetiminin özellikle Abu Hatem Şakra gibi yaptırım listesinde yer alan isimlerin yönetimde bulunmasından dolayı temkinli davrandığını vurguladı.
Talepler, Diyalog ve Bölgesel Diplomasi
ABD, yaptırımların hafifletilmesi için Şam’a bir dizi şart sundu. Bu koşullar arasında Filistinli grupların faaliyetlerinin durdurulması, İran etkisinin azaltılması, kimyasal silah stoklarının açıklanması ve kayıp 12 Amerikalının akıbetine yardımcı olunması yer alıyor. Suriye yönetimi bu taleplere yanıt verdi; ancak yanıtın içeriği kamuoyuna açıklanmadı. Dışişleri Bakanı Es’ad Şeybani’nin New York’taki temasları ise somut bir sonuç getirmedi.
Bu arada Trump’ın önümüzdeki günlerde gerçekleştireceği Suudi Arabistan, Katar ve BAE’yi kapsayan bölge turu önemli bir dönüm noktası olabilir. Trump’ın kısa süre önce Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde Erdoğan’ın yaptırımların hafifletilmesi çağrısında bulunması, bölgesel aktörlerin de ABD politikasında değişim talep ettiğini gösteriyor.
Analist Ghazi Dahman’a göre, Körfez liderleri Trump’a Suriye’nin imajını yeniden çerçevelemeyi önerebilir ve onu, yalnızca İsrail merkezli bakış açısından sıyrılarak daha pragmatik bir çizgiye çekmeye çalışabilir. Dahman, Trump’ın Yemen’deki Husilerle başlattığı diplomatik girişimleri örnek göstererek, çıkarlarını gözettiği sürece esnek davranabileceğini belirtti. Suriye-ABD ilişkilerinde şu anda belirsizlik hâkim olsa da, yaşanan diplomatik gelişmeler bu kilitlenmiş durumun çok uzun sürmeyebileceğine işaret ediyor.