
Bu hafta başında ABD, Heyet Tahrir el-Şam’ı (HTŞ) yabancı terör örgütü (FTO) listesinden resmen çıkardı. Bu adım, ABD’nin Suriye politikasında dramatik bir değişimi simgeliyor ve ülkenin uluslararası arenadaki itibarını yeniden inşa etme çabalarının önemli bir parçası olarak görülüyor. Karar, Başkan Donald Trump tarafından 30 Haziran’da imzalanan bir başkanlık kararnamesiyle Suriye’ye yönelik uzun süredir yürürlükte olan yaptırım programının sona erdirilmesini takiben geldi.
Bir dönem El Kaide’nin Suriye kolu olarak bilinen ve “Nusra Cephesi” adıyla anılan HTŞ, 2016’da El Kaide ile bağlarını koparmış ve yıllar süren yeniden yapılandırma ve “meşrulaşma” süreci başlatmıştı. Grup, Aralık 2024’te Esed rejimini deviren saldırının liderliğini yaparak yeni dönemin şekillenmesinde kritik rol oynamıştı.
HTŞ’nin eski lideri olan ve şu anda Suriye Devlet Başkanı olarak görev yapan Ahmed Şara (önceki adıyla Ebu Muhammed el-Culani) ile birlikte, İçişleri Bakanı Enes Hattab da ABD’nin terör listelerinden çıkarıldı.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu FTO iptali, Başkan Trump’ın istikrarlı, birleşik ve barışçıl bir Suriye vizyonunu gerçekleştirmeye yönelik önemli bir adımdır,” açıklamasında bulundu.
BM’den Yaptırımların Gözden Geçirilmesi Bekleniyor
ABD’nin kararının ardından gözler şimdi de Birleşmiş Milletler’e çevrildi. Zira HTŞ ve Şaraa üzerindeki BM yaptırımları hâlâ yürürlükte. Reuters tarafından incelenen gizli bir BM raporuna göre, 2025’in ilk yarısında HTŞ ile El Kaide arasında “aktif bir bağ bulunmadığı” belirtildi. Bu tespit, HTŞ ve bazı üst düzey Suriyeli yetkililerin BM yaptırım listelerinden çıkarılması yönündeki ABD çabalarını destekleyebilir nitelikte.
Aynı rapor, Şara ve Khattab’ı “ideolojik dogmalardan uzak, pragmatik figürler” olarak tanımlıyor. Washington, bu gelişmeler ışığında HTŞ, Şaraa ve Khattab üzerindeki BM yaptırımlarının kaldırılmasına yönelik bir karar taslağını Güvenlik Konseyi’ne sunmaya hazırlanıyor.
Ancak bu tasarının kabul edilmesi kesin değil. Konsey’in daimi üyeleri olan Rusya ve Çin, özellikle “yabancı savaşçıların” yeni Suriye ordusuna entegre edilmesi konusundaki çekincelerini sürdürüyor. BM raporuna göre, bazı yabancı savaşçılar orduya entegre olurken, bir kısmı ayrılarak belirsiz gruplara katıldı. Bu durumun iç istikrarı tehdit edebileceği uyarısı yapılıyor.
Çin’in BM Daimi Temsilcisi Fu Cong, Suriye’nin, Çin ve Orta Asya kökenli savaşçılardan oluşan Türkistan İslam Partisi (TIP) gibi gruplara karşı daha somut adımlar atması gerektiğini vurguladı. Rusya’nın Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia ise, Suriye ordusunun “lekesiz geçmişe sahip profesyonel personelden oluşması gerektiğini” ifade etti.
Uluslararası Sahneye Dönüş Yolunda
Suriye Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin kararını memnuniyetle karşıladığını belirterek, bunun “önceki dönemde yapıcı etkileşimi engelleyen yanlış bir rotanın düzeltilmesi yönünde olumlu bir adım” olduğunu vurguladı. Bu gelişmenin, özellikle Başkan Şara’nın eylül ayında BM Genel Kurulu’na katılacağı süreçte, uluslararası iş birliği olanaklarını artırması bekleniyor.
Ancak nihai kararın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne bağlı olması, sürecin belirsizliğini korumasına neden oluyor. Diplomatik temaslar sürerken, Suriye’nin yeni yönetiminin uluslararası arenadaki geleceği hâlâ şekillenme aşamasında.