
Suriye hükümetine bağlı bir inceleme komitesi, Mart ayında ülkenin kıyı bölgelerinde meydana gelen mezhep temelli şiddet olaylarında 1.400’den fazla kişinin öldüğünü tespit etti. Komite, hem Esed rejiminin kalıntılarını hem de düzensiz hükümet yanlısı güçleri sorumlu tuttu.
Mart ayında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan komite, bulgularını 22 Temmuz’da açıkladı. Rapor, temkinli bir şekilde övgü alsa da hesap verebilirlik sürecine dair soru işaretleri taşıyan insan hakları savunucularından eleştiri aldı.
Komitenin Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve Başsavcı’ya sunduğu nihai rapora göre, ölü sayısı 90’ı kadın olmak üzere 1.426 olarak belirlendi. Ölümler çoğunlukla Lazkiye, Tartus ve Hama’da yaşandı. Komite sözcüsü Yasir el-Ferhan’a göre, şiddet olayları 6 Mart’ta eski rejim yanlılarının hükümet binalarına eş zamanlı saldırılar düzenlemesiyle başladı. Bu saldırılarda 238 asker ve polis hayatını kaybetti. Hükümet güçleri ve müttefikleri hızlı bir karşı saldırı başlatarak çok sayıda sivilin ölümüne neden oldu.
Ferhan, 7-9 Mart tarihleri arasında meydana gelen ihlallerin geniş çaplı ancak örgütlü olmadığını belirtti. Bazı savaşçıların ideolojik değil, intikam amaçlı hareket ettiğini, birçok ölümün ise aktif çatışmalardan sonra, genellikle misilleme amaçlı baskınlar sırasında gerçekleştiğini söyledi.
Rapor: Devlet Disiplini Vardı Ama Kontrol Eksikti
Raporda, komutanların sivillerin korunması ve ihlallerden kaçınılması yönünde emir verdiği vurgulandı. Komisyon başkanı Yargıç Cuma el-Enzi, Suriye askeri liderlerinin misilleme saldırılarını onayladığına dair bir kanıt bulunmadığını söyledi.
Ancak soruşturma, aralarında düzensiz milislerin de bulunduğu 200 bin savaşçının bölgeye akın ettiğini ve bunun kaosa yol açtığını ortaya koydu. Altı hastane yok edildi, yollar kesildi, çok sayıda toplu mezar bulundu. Raporda, “Devletin etkin kontrolü en iyi ihtimalle sınırlıydı” ifadesi yer aldı ve milislerin resmi askeri yapıya entegrasyonunun yavaş ilerlediği belirtildi.
Komisyon, 298’i sivil ihlalleriyle, 265’i ise devlet güçlerine saldırmakla suçlanan toplam 563 şüphelinin ismini yargıya sundu. Şu ana kadar 37 kişi tutuklandı ancak isimleri açıklanmadı. Bunun nedeni olarak şüphelilerin yasal hakları ve misilleme korkusu gösterildi.
Hak Örgütleri ve Uluslararası Tepkiler
Daha önce benzer sayıları belgeleyen Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), raporu memnuniyetle karşıladı ancak daha bağımsız bir yargı mekanizması çağrısında bulundu. SNHR Direktörü Fadel Abdulgani, “Komite zor şartlar altında iyi bir iş çıkardı. Ama şimdi sorumluluk, kararlı adımlar atacak olan Suriye yetkililerindedir” dedi.
Abdulgani, derhal tutuklamaların yapılmasını ve mağdurlara tazminat ödenmesini istedi. Ayrıca yargı yapısının yeniden düzenlenmesi ve yürütmeden tamamen bağımsız hale getirilmesi çağrısında bulundu.
Amnesty International Suriye Araştırmacısı Diana Semaan da bu endişeleri paylaştı. Reuters’a konuşan Semaan, “Suçların kabul edilmesi önemli bir adım ama yargılama olmadan adalet sağlanamaz” dedi.
Birleşik Krallık’ın Suriye Özel Temsilcisi Anne Snow ise raporu “zamanında ve hayati bir taahhüt” olarak tanımlayarak, Britanya’nın yargı sürecini yakından izleyeceğini ifade etti.
Belirsizlik Devam Ediyor
Komisyonun raporu, Suriye’nin geçiş dönemi liderliği için bir turnusol kağıdı olarak görülüyor. Komisyon başkanı Enzi, bu çabayı “şeffaflıkta yeni bir döneme adım” olarak nitelendirse de birçok kişi hala şüpheyle yaklaşıyor. Cumhurbaşkanlığı raporun siyasi ve hukuki etkilerini değerlendirirken, dünya kamuoyu da bu gerçeği ortaya koyma çabasının adalete dönüşüp dönüşmeyeceğini izleyecek.