
Suriye Dışişleri Bakanı Es’ad Şeybani, BM Suriye Uluslararası Araştırma Komisyonu Başkanı Paulo Sérgio Pinheiro’ya, Komisyon’un Mart 2025 kıyı katliamlarına ilişkin son raporuna yanıt olarak bir açık mektup gönderdi. 8 Ağustos tarihli mektupta Şeybani, yeni Suriye hükümetinin “olağanüstü ve tarihi bir adım” olarak nitelendirdiği bir karara dikkat çekti: Komisyon’un görev süresinin uzatılmasına itiraz etmeme kararı. Eski Esed rejiminin sürekli karşı çıktığı bu adımın, İnsan Hakları Konseyi’nin kararı modern Suriye tarihinde ilk kez oybirliğiyle kabul etmesini sağladığını belirtti.
Bakan, Mart ayında Lazkiye ve Tartus’taki şiddet olaylarının yaşandığı bölgelere araştırmacılara tanınan “emsalsiz ve sınırsız” erişimin raporda kabul edilmesini memnuniyetle karşıladı. Şeybani, bunun modern Suriye’de uluslararası bir kuruluşa daha önce hiç verilmemiş bir erişim olduğunu vurguladı.
Ulusal Bulgularla Uyum
Şeybani, Komisyon’un bulgularının, Cumhurbaşkanı Ahmed Şara tarafından şiddet olaylarından birkaç gün içinde kurulan Bağımsız Ulusal Komisyon’un bulgularıyla örtüştüğünü söyledi. Temmuz ayında kamuoyuna açıklanan bu soruşturma, geçici güvenlik güçleri ile Esed yanlısı unsurlardan yüzlerce şüpheliyi tespit etti. Bakan, iddiaların hâlen soruşturma altında olduğunu ve bazı kişilerin gözaltına alındığını vurguladı.
Bu adımların, hükümetin, Esed döneminde on yıllarca zayıflamış adli ve güvenlik yapısını devraldıktan sonra “inandırıcı ulusal kurumlar” inşa etme taahhüdünü yansıttığını belirtti. Mektupta, hükümetin “adalet ve hukukun üstünlüğüne dayalı” kurumları uluslararası yükümlülükler çerçevesinde reforme etme çabalarının sürdüğüne dikkat çekildi.
Dezenformasyon ve Medya Anlatılarına Yanıt
Bakan, raporda Mart olayları sırasında sosyal medyada yayılan dezenformasyonun etkisinin kabul edilmesini memnuniyetle karşıladı. Bu dezenformasyonun, gerçek suçların tespiti ve kovuşturulmasını engellediğini belirtti. Bu kabulün, “gelecekteki müdahalelerin uydurma anlatılar yerine belgelenmiş gerçeklere dayanması” açısından kritik olduğunu vurguladı.
Şeybani, Komisyon’un “suçları yönlendiren bir hükümet politikası olduğuna dair kanıt bulunmadığı” yönündeki sonucunu, bazı insan hakları örgütleri ve medya kuruluşlarının “erken veya yanıltıcı” değerlendirmeleriyle karşılaştırdı. Geçici hükümetin, olaylar sırasında “ihlalleri önlemek ve düzeni sağlamak için açık emirler” verdiğini yineledi.
Reform ve Uluslararası Ortaklığa Bağlılık
Mektupta, Mart ayındaki şiddetin daha geniş bir bağlamda ele alınması gerektiği belirtildi: Esed rejiminin işlediği vahşetlerin mirası, rejim kalıntılarının saldırıları ve güvenlik ile askeri sektörlerin reformundaki zorluklar. Şibani, Komisyon’un tavsiyelerinin, Ulusal Soruşturma Komisyonu’nun önerileriyle birlikte, “Suriye’nin iç ve dış baskılara rağmen ilerleyişi için bir yol haritası” olacağına inandığını ifade etti.
Şeybani, mektubu, Suriye’nin Komisyon ve uluslararası toplumla “yapıcı iş birliği” taahhüdünü vurgulayarak ve kurbanların ailelerine başsağlığı dileyerek bitirdi. Hükümetin reformları genişletmeye ve gelecekteki ihlalleri önlemek için hesap verebilirliği sağlamaya kararlı olduğunu yazdı.

