
Esed rejiminin düşüşünün üzerinden bir yıl geçerken, Suriye’nin kuzeydoğusundaki güvenlik güçleri kamusal ifadeye yönelik kısıtlamaları artırdı ve bölge halkı, aktivistler ile insan hakları örgütlerinden yeniden eleştiriler topladı. En görünür gerilim noktası Rakka’da yaşandı; Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Suriye’nin kurtuluş yıl dönümünü kutlama girişimi sırasında “Kutlamak bizim hakkımızdır ey SDG” yazılı bir pankart taşıyan bir adamı gözaltına aldı.
Gözaltı, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin (AANES) 7 ve 8 Aralık tarihlerinde tüm kamuya açık toplantıları yasaklayan talimatının ardından geldi. Yetkililer, bu önlemin IŞİD hücrelerinin düzenleyebileceği saldırıları engellemek için alındığını söyledi. Yönetim, güvenlik ortamının kırılgan olduğunu ve militan grupların kamu etkinliklerinden faydalanabileceğini belirtti.
Yasağa Rağmen Kutlamalar Sürdü
Kamışlı’da Kürt Ulusal Konseyi (KNC), yasağı tanımayarak Esed rejiminin çöküşünün birinci yıl dönümünü anmak için kendi etkinliğini düzenledi. Konsey temsilcisi, Suriye TV’ye yaptığı açıklamada, yönetimin kararını kendileri için bağlayıcı görmediklerini ve “her zaman Suriye devriminin ve muhalif güçlerin asli bir parçası olduklarını” söyledi.
Demokratik Birlik Partisi ile AANES’e bağlı Süryani ve Arap partileri, konseyin resmi davetlerine rağmen etkinliğe katılmadı. Bazı aktivistler, daha sonra sorgulanma veya yargılanma ihtimali nedeniyle uzak durduklarını belirtti. Suriye Demokratik Güçleri’nden bir devriye kısa süreliğine etkinlik alanına girdi ancak gerilimi tırmandırmamak için verilen talimat üzerine çekildi.
Konsey, yıl dönümü açıklamasında kurtuluşu “dünyanın en önemli tarihî olayı” olarak tanımladı ve tüm siyasi ve sosyal grupları içeren ulusal bir diyalog çağrısında bulundu. Ayrıca Şam’ın ortak bir Kürt heyetiyle görüşmelere başlaması gerektiğini vurguladı ve “Kürt taleplerinin” göz ardı edilmesinin uzun vadeli istikrarı zedeleyeceği konusunda uyarıda bulundu.
Keyfi Gözaltı İddiaları Sürüyor
İnsan hakları örgütleri, geçen yıl boyunca siyasi ifadeyle ilişkili gözaltılarda artış olduğunu belgeledi. Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Aralık 2024’ten bu yana SDG kontrolündeki bölgelerde 87 çocuk ve sekiz kadın dahil olmak üzere yaklaşık 800 keyfi gözaltı vakası raporladı. Grup, birçok ihlalin SDG uygulamalarına yönelik eleştiriler veya yeni Suriye hükümetine verilen destekle bağlantılı olduğunu belirtti.
Vaka örnekleri arasında kamusal alanlarda kutlama yapmak ya da Suriye bayrakları ve ulusal sembollere ait görseller bulundurmak yer aldı. Bir olayda tanıklar, SDG güçlerinin Amude’de 76 yaşındaki Hacci el-Halebi ile oğlunu evlerini basarak gözaltına aldığını The New Arab’a bildirdi. Aile üyeleri, gözaltı sırasında sözlü ve fiziksel şiddet uygulandığını ve bu tutuklamanın aktivist İbrahim el-Halebi’nin siyasi çalışmalarını durdurması için baskı amacı taşıdığını söyledi.
Derinleşen Ayrışma
Yönetim, yasağı koruyucu bir önlem olarak savundu. Eleştirmenler ise bu kararın yönetimin demokratik özgürlüklere bağlılık iddiasıyla çeliştiğini savundu, özellikle de haftalar önce PKK için büyük ölçekli kamu etkinlikleri düzenlenmişken.
Rakka ve Deyrizor’daki bazı sakinler yine de sınırlı sayıda da olsa Kurtuluş Günü’nü kutlamak için yürüdü ve bunu “barışçıl ifade hakları” olarak tanımladılar. Kamuoyundaki memnuniyetsizlik arttıkça, daha net hukuki güvenceler ve şeffaf güvenlik prosedürleri talebi bölgede güç kazanmaya devam ediyor.
Eleştiriler genişlerken, Suriyeli yetkililer yıl dönümü etkinliklerinin kısıtlanmasına yönelik gerekçeleri sorguluyor. Suriye Dışişleri Bakanlığı Amerikan İşleri Direktörü Kuteybe İdlibi, yasağın yönetimin demokratik yönetişim iddiasını zayıflattığını söyledi.
İdlibi’ye göre, Suriyelilerin ulusal tarihlerindeki kritik bir anı kutlamasını engelleyen herhangi bir otorite kendi meşruiyetini zedeler. “Ulusal tarihlerindeki belirleyici bir anı kutlamayı Suriyelilere yasaklayan bir yapı, kendisini ‘demokratik’ ya da ‘temsilî’ olarak tanımlayamaz” dedi ve “meşru sevinç ifadesinden korkan bir yapının halk adına konuşamayacağını” ekledi. Özgürlük, İdlibi’nin sözleriyle, “bölünemezdir” ve tüm bölgelerde geçerli olmalıdır.

