
Cumartesi günü Akabe’de, Arap ve Müslüman ülkelerden dışişleri bakanları ve temsilciler, BM ve ABD yetkilileriyle birlikte Beşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’nin geleceğini tartışmak üzere bir araya geldi. Toplantı, savaş yorgunu ülke için barışçıl bir siyasi geçiş, bölgesel istikrar ve insani desteğin önemini vurguladı.
Kapsayıcı Geçiş Süreci Öncelikli
Ortak bir açıklama yapan liderler, ülkenin tüm siyasi ve sosyal kesimlerini temsil edecek, “barışçıl, kapsayıcı ve Suriyeliler öncülüğünde bir siyasi geçiş sürecinin” gerekliliğine dikkat çekti. Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda, BM gözetiminde yapılacak özgür ve adil seçimleri denetleyecek bir geçiş yönetimi organının kurulması çağrısında bulundular.
Açıklamada, “Suriyeli halkın tüm unsurlarına, ırk, mezhep veya din ayrımı olmaksızın, haklarına saygı gösterilmelidir. Tüm vatandaşlar için adalet ve eşitlik sağlanmalıdır” ifadelerine yer verildi. Liderler ayrıca, terörle mücadeleye ve Suriye’nin kaosa sürüklenmesini önlemek için devlet kurumlarının korunmasına da dikkat çekti.
Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, AOK lideri Ahmet Şeraa’nın Kürt halkını “vatanın bir parçası ve Suriye’nin geleceğinde ortak” olarak tanımlayan son açıklamalarına yanıt verdi. Barzani, bu vizyonu tarihi yanlışların düzeltilmesi ve Suriye’de Kürtlere yönelik adaletsizliklerin sona erdirilmesi yönünde bir adım olarak memnuniyetle karşıladı. Kürtlerin, Arapların ve diğer Suriyeli unsurların özgür bir Suriye inşa etmek için birlikte çalışmasının önemini vurguladı.
İlişkilerde Isınma Sinyalleri
Birçok Arap ve Müslüman ülke, Şam’daki büyükelçiliklerini yeniden açtı; bunlar arasında Suriye krizinde önemli rol oynayan Türkiye de bulunuyor. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’nin yeni hükümetini şekillendirmek için kapsayıcı bir siyasi sürecin önemine vurgu yaptı. Anadolu Ajansı’na göre, AB üyesi ülkeler de Şam’daki büyükelçiliklerini yeniden açmayı değerlendirirken gelişmeleri yakından takip ediyor.
Aşırılık Endişeleri
Tartışmalarda, Suriye’nin gelecekteki liderliğinin yapısı konusunda farklı görüşler öne çıktı. Ürdün, BAE ve Lübnan gibi ülkeler, İslamcı grupların olası hâkimiyetine karşı endişelerini dile getirirken, Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın HTŞ gibi grupların geçiş hükümetine dahil edilmesine daha açık olduğu gözlemlendi. Bir diplomat, “Dengeli bir yönetim organının oluşumu, Suriye’nin istikrarı ve bölgesel güvenlik için kritik önemdedir” ifadelerini kullandı.
İsrail ve İran
Arap bakanlar, İsrail’in Suriye’deki tampon bölgeye yönelik son askeri müdahalelerini ve çeşitli askeri noktalara düzenlediği hava saldırılarını kınadı. Bu eylemleri uluslararası hukukun ihlali olarak nitelendiren bakanlar, İsrail güçlerinin Suriye topraklarından çekilmesini talep etti.
Toplantıda, İran’ın Suriye üzerindeki geçmiş etkisine dair endişeler de ele alındı. Ahmet Şeraa, İran’ın Suriye’deki genişlemesinin engellendiğini, ancak artık istikrarı sağlamak için uluslararası ilişkilerin yönetimine odaklanılması gerektiğini belirtti.
Geleceği Değerlendirmek
Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman bin Casim El Sani, Katar’ın Suriyeli halka desteğini sürdüreceğini vurguladı. “Katar Devleti, Suriyeli kardeşlere ve tüm bölgesel ve uluslararası çabalara destek olma konusunda kararlılığını sürdürecektir” dedi.
Bakanlar, Suriye’nin yeniden inşası ve siyasi geçişini desteklemek için uluslararası toplumla iletişim kurma taahhüdünde bulundu. Suriye’nin barışa ulaşması ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlet inşa etmesi için güçlü uluslararası iş birliğinin gerekliliğine dikkat çektiler.
Akabe toplantısı, Suriye’nin gelecekteki rotasının tanımlanması için önemli bir adım niteliği taşıyor. Ülkeler, Suriye’nin geçiş süreci üzerindeki pozisyonlarını değerlendirirken, ülkenin toparlanması ve bölgedeki rolü için riskler yüksek olmaya devam ediyor. Liderlerin nihai açıklaması, zorlukları kabul ederek temkinli bir iyimserlik ifade etti: “Artık Suriyeli halkın hak ettiği bir gelecek inşa etme zamanı barış, adalet ve eşitlik dolu bir gelecek.”