
Suriye’nin güneyindeki Suveyda vilayetinde siviller çatışmalar ve siyasi kargaşa nedeniyle bölgeden kaçmaya devam ediyor. UNICEF’e göre, Temmuz ortasından bu yana şiddet, gıda, yakıt ve tıbbi malzeme kıtlığı yüzünden yaklaşık 192 bin kişi yerinden edildi.
Un, yakıt ve ilaç taşıyan yardım konvoyları her gün bölgeye ulaşsa da silahlı grupların çıkardığı çatışmalar ve kurduğu barikatlar yardım çalışmalarını engelliyor.
Hicrî Hareketi ve Suriye Birliği Arasındaki Çatışma
Suveyda’daki huzursuzluk, Dürzî mezhebinin üç büyük dinî liderinden biri olan Şeyh Hikmet el-Hicrî’nin takipçilerinin eylemleriyle daha da arttı. 16 Ağustos’ta el-Kerame Meydanı’nda gösteri düzenleyen destekçileri İsrail bayrakları açarak Tel Aviv’in müdahalesini istedi. “İsrail istiyoruz” sloganları ve “bağımsızlık” talepli pankartlar, grubun Suriye birliğini reddettiğini ortaya koydu.
Yerel kaynaklara göre Hicrî’ye bağlı milisler Ayn ez-Zaman ve Sahveh el-Balat’ta Dürzî dinî merkezlerini bastı. Bu merkezler Şeyh Yusuf el-Carbu ve Hamud el-Hanavi’ye aitti. Saldırganlar daha sonra Hicrî’nin portresini İsrail bayrağıyla birlikte binaların üzerine asarak toplumsal gerilimi artırdı.
Suriye dışındaki Dürzî liderler de İsrail’in krizi kullanmasını kınadı. Lübnan’daki İlerici Sosyalist Parti lideri ve eski cumhurbaşkanı Velid Canbolat ile Ürdünlü Dürzî Dışişleri Bakanı Eymen Safadi, Suriye devleti çatısı altında uzlaşı çağrısında bulundu.
Rejim Kalıntıları ve Suç Ağlarıyla Bağlar
Hicrî’nin hareketi, kurduğu ittifaklar nedeniyle eleştirilere maruz kalıyor. Kendini “Yüce Hukuk Komitesi” olarak adlandıran yapısı, yakın zamanda Esed döneminde güvenlik görevlisi olan ve geçmişte ihlallerle suçlanan Tuğgeneral Şekib Acud Nasır’ı Suveyda’da iç güvenliğin başına getirdi. Uzmanlar, bu adımın Esed rejimi kalıntılarının yeni dönemi istikrarsızlaştırmaya devam ettiğini gösterdiğini belirtiyor.
Araştırmacılar ve yerel aktivistler, Hicrî’nin ağını uyuşturucu kaçakçıları, adam kaçıranlar ve diğer suç gruplarına kalkan olmakla suçluyor. Onun SDG’ye bağlı Kürt ayrılıkçıları ve mezhepsel konseylerin temsilcileriyle düzenlenen konferanslara katılması da, ajandasının yerel ihtiyaçlardan çok yabancı çıkarlarla örtüştüğü algısını güçlendirdi.
Parçalanmaya Karşı Birlik Çağrıları
Hicrî’nin destekçileri ayrılık yanlısı tutum sergilerken, Suveyda içinden ve dışından birçok ses uzlaşının önemini vurguluyor. “Suriye’nin Kalbinde Suveyda” gibi taban inisiyatifleri bölücü söylemlere karşı çıkıp birlikte yaşamı teşvik ediyor. Şam yönetimi ise İsrail’in müdahalesini kınayarak, azınlıkların korunmasının devletin sorumluluğu olduğunu yineliyor.
“Suriye’nin asli unsurlarından biri Dürzîlerdir” diyen Suriye yetkilileri, İsrail’in “açık müdahalesini” reddetti. Hem Suveyda’da hem de komşu Dera’da sivil toplum temsilcileri de aynı mesajı paylaştı: mezhepsel kışkırtmalara direnmek ve istikrarı yeniden sağlamak.
Busra eş-Şam koridorundan göç eden ailelerin konvoyları sürerken, halk mezhep siyasetinin ağır sonuçlarıyla yüzleşiyor. Pek çok kişi için Hicrî’nin fraksiyonu bir koruma değil, barış ve ulusal birliğin önünde bir engel olarak görülüyor.